sponsorlu bağlantılar

22 Ekim 2011 Cumartesi

Yenileşme dönemini ve bu dönemi etkileyen mordernizm ve modernleşme

Modernleşme devrimci bir süreçtir. ‘Devrimci” sıfatıyla, modernleşmenin kökten ve esaslı değişimleri toplum gündemine getirmesi anlatılıyor. Geleneksellikten modernliğe geçiş, temelli ve önemli değişimler yaratır. Modernleşmeyle birlikte, artık hiçbir şey geleneksel durumda olduğu gibi değildir. Gerek yaşam üslubunda, gerek siyasette ciddi değişimler ortaya çıkar. İşte bu mana- da devrimci bir süreçten söz edilir. XIX. Yüzyılın birinci yarısında, olgu üzerinde düşünenler, eski ve yeni arasındaki farkın önemi ne işaret ediyordu. Yeni bir döneme girildiği, bu yeni dönemde eski usullerle yaşamın devam etmediği ve edemeyeceği belirtiliyordu. Değişimin ne denli köklü bir değişim olduğu, başlangıçtan itibaren özenli ve dikkatli bakışların tespit ettiği bir gerçektir. Modernlik, eğer yarattığı durumlar geleneks karşılaştırılarak düşünülürse, René Char ve Tocqueville’den esinlenerek Arendt’in yaptığı tespite göre, adeta vasiyetten yoksun bir miras’ gibidir. Modernleşmeyle birlikte, toplumların zaman ve mekan anlayışlarında bile, belki özellikle bu iki alanda, gelenek seilikle taban tabana zıt anlayış- lar oluşmakta; birey ve dünya anlayışlarında köklü farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Toplumu toplum yapan kurum ve kav ramların, baştan aşağıya dönü şüm geçirdiklerini belirtelim. Tanzimat kalemlerinden Sadullah Paşa’nın şu dizesinde, geleneksellikten kopuşun yarattığı dehşet olanca çarpıklığıyla görülür: “Yıkıldı belki esasından eski malümat; ne kaldı şöhret-i Rum [Roma] ü Arap, ne Mısr ü Herat”. Keza, Cevdet Paşa da Tezakir’de eski malümatın zamanını açıklamada yetersiz kaldığını açıkça yazar.


Kültürel anlamda modernizm, 19. yüzyılda geleneksel anlamdaki edebi, sanatsal, sosyal organizasyon ve gündelik yaşamın geçerliliğini yitirdiği fikriyle ortaya çıkmıştır.

Modernist hareketin 19.yy ortasında Fransa'da ortaya çıktığı kabul edilir. Temelde dayandığı fikir, geleneksel sanatlar, edebiyat, toplumsal kuruluşlar ve günlük yaşamın artık zamanını doldurduğu ve bu yüzden bunların bir kenara bırakılıp yeni bir kültür icat edilmesi gerektiğidir. Modernizm ticaretten felsefeye her şeyin sorgulanmasının gerekliliğini savunur. Böylelikle kültürün öğeleri yeni ve daha iyi olanla değiştirilebilir. Modernizme göre 20.yy'ın ortaya çıkardığı yeni değişiklikler ve yenilikler kalıcıydı, aynı zamanda yeni oldukları için 'iyi' ve 'güzeldi' ve toplum dünya görüşünü bu öngörülere göre gözden geçirip uyarlamalıydı.

Modernizm tanınmış gelenekleri kıran bir sitil anlatmak için kullanılmıştır.Yeni bir çağında duyarlılığına daha yerinde formları yaratmayı amaçlamıştır.

POZİTİVİZM

Positivism, bilim ve bilimsel yöntemin bilgiye ulaşmak için tek geçerli yol olduğunda ısrar eden bir filozofik harekettir. Burada olguların varoluşları (ontoloji) ve bunların dildeki sözcükler yrdımı ile tanımlanması (epistemoloji) ve bu sözcüklerin farklı soyal guruplar tarafından algılanış şekilleri (semantik) özel bir önem taşır. Bilim ve bilimsel yöntem dışındaki bilgilenme şekillerini kabul etmediği için spekülatif felsefe, metafizik ve dinlerle çelişme ve çatışma halindedir. Pozitivizm sosyal ve tarihi olgu olarak dinleri yadsımadığı halde dinler kanalı ile önerilen bilgi ve önerileri geçerli kabul etmez. Bilimin Empirik (deneysel) geleneğinin bir türevi olarak Positivizm, 19. yüzyıl başlarında Comte De Saint-Simon tarafından öne sürüldü. Sonraları Auguste COMTE, Ernst MACH ve diğer filozoflar aracılığı ile 20. yüzyılda da düşünce dünyasındaki etkisini sürdürdü.

Geleneksel ve spekülatif düşünceye karşı olumsuz tavır özellikle Auguste COMTE da gözlenmektedir. COMTE, metafizik ve spekülatif düşünceyi durağan, anlamsız ve yararsız bilgi kaynakları olarak reddetmektedir. COMTE göre dinsel metafizik düşünce insanlığın geri bir dönemine ait olgudur ve bilim insan kavrayışını daha ileri bir düzeye getirmiştir. COMTE insanlığın birlik, uyum ve ilerlemesi için bilim adamlarının yönetiminde bir "Sociocracy" yönetimi öngörmekte idi.

Bir fizikçi olan MACH ın ilgisi ise daha ziyade fiziksel olgular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Gözlem,deneyim ve hipotez paradigmasına oturan fiziksel yaklaşım MACH a göre, gerçek bilgi edinme sürecinin standart modelidir. İnsan gözlemine dönüştürülemiyen her düşünceye kuşkulu olarak bakılmalıdır.

Sosyolojik olguların kendi iç dinamikleri ve genellikle rasyoneller yerine kollektif irrasyonellere bağımlı olmaları, Doğrudan deneyimsel irdelemeye indirgenememeleri Positivizmin toplumsal hipotezlerinin 20. yüzyılda yeniden değerlendirilmesine yol açtı. positivizm felsefe ile ilgisini yeniden tanımlama durumunda kaldı ve bunu bilimsel dilin tanım ve analizine indirgedi. 20. yüzyılın ikinci yarısında dış dünyanın insan aklındaki yansıması ve bunun ne kadar gerçekle uyum halinde olduğu büyük ilgi gördü ve Analitik yöntemleri vurgulayan Mantıksal Pozitivizm (Logical Positivism) akımı doğdu.

39 Sayfa Biryay Yayınları 11.sınıf edebiyat

Sayfa 39 ;
Y
D
D
Y
2.
1 bilgi vermek aydınlatmak
2 açık kesin yalın
3 Atatürk ilke ve inkilapları
3. Yok

4. A=Gazete
5. Sanat Toplum İçindir Anlayışı Benimsenmiştir.

Sayfa 4 - 11 - 11. sınıf edebiyat etkinlikleri

Sayfa 4-1o ~
Hazırlık:
1)
a. Verilen şablon, edebi eserlerin yazıldıkları dönemden bağımsız olmadığını ve yazıldıkları toplumdan izler taşıyıp, toplumu yönlendirdiklerini göstermektedir.

b. İzlediğiniz bir dizi ya da filmi edebi eser ve dönem ilişkisinden hareketle değerlendiriniz.

2) Verilen eserler, edebi eserlerin yazıldıkları dönemi yansıttığını göstermektedir.

İnceleme:
1) Her iki metin parçasında da 1930`lu yıllardaki çok partili yaşama geçişle birlikte kurulması planlanan Serbest Fırka`nın doğuşu anlatılmaktadır.

2) Serbest Fırka Hatıraları adlı metinde anlatılanlar ile Yol Ayrımı adlı metinde anlatılanlar her iki yazarın da sosyal ve tarihi şartlardan etkilendiklerini göstermektedir.Aradaki farklılık Serbest Fırka Hatıraları`nın anı, Yol Ayrımı`nın roman türünde yazılmış olmasıdır.

3) Yazarlar da toplumun bir ferdi olarak yaşadıkları dönemdeki olaylardan etkilenirler ve bu da kaçınılmaz olarak eserlerine yansır.Ahmet Ağaoğlu yaşadıklarını anı olarak anlatırken, Kemal Tahir dönemini edebi ölçütlere göre düzenleyip bir sanat eseri içinde anlatmıştır.

4) Serbest Fırka Hatıraları adlı metinde işlenen gerçeklik, Yol Ayrımı adlı metinde kurmaca gerçeklik biçimine sokularak anlatılmıştır.

5) Demokrasi kavramı sosyoloji bilim dalına ait bir kavramdır.Bu kavram Yol Ayrımı`ndaki kahramanların demokrasi çabaları içinde, yeni bir partinin kurulması, muhalefet fikrinin oluşması, hürriyet rüzgarlarının daha kuvvetli esmesi için yapılanlarla somutlaştırılmıştır.



Sayfa 11 ~
Ölçme ve Değerlendirme:

1) D - Y - D

2) Sosyal hayattan, siyasi hayattan, düşünce hayatından, teknolojik hayattan.

3)
Kuruluş-> Osmanlı`nın Kuruluş Dönemi
Yol Ayrımı-> Cumhuriyet`in ilk yılları
Nutuk-> Kurtuluş Savaşı
Orhun Abideleri-> Köktürkler Dönemi

4) D şıkkında verilen ''Anı(Hatıra)'' yazıldığı dönemin özelliklerini daha çok yansıtır.

5) Zaman kavramını ele alan bir edebi eser, aynı temada yazılmış bir felsefi eserden somutlaştırma bakımından bir farklılık gösterir.Çünkü felsefede soyut olarak ele alınan zaman kavramı, edebi eserlerde insan yaşamıyla birleşerek somutlaştırılır.

10.sınıf türk edebiyatı 30. sayfa etkinlikleri

Yorumlama - Güncelleme
1."Dönüş" adlı metindeki olay,dilin alıcıyı harekete geçiren işleviyle anlatılabilir mi? Nedenleriyle açıklayınız.

Cevap: Tamamen bu işlevle anlatamayız.Ama bazı bölümlerde bu işlev uygulanabilir.


2."Dönüş" metninin iletisi sizce nedir?Her metnin bir iletişim aracı olduğunu söyleyebilir misiniz?Bir hikâye ile gazete haberi aynı türden iletişim araçları mıdır? Niçin?

Cevap:Metnin iletisi 'Anne sevgisi'dir. Edebi metinlerde iletişim kuramayız.Çünkü her insanın duygu ve düşünceleri farklıdır.Bir hikâye ve gazete haberi aynı türden iletişim aracı değildir.Çünkü hikâye sanatsal , gazete haberi öğretici metindir.

10.sınıf türk edebiyatı kitabı cevapları 28-33

SAYFA 28-33 ARASI CEVAPLARI
a- Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler (Şiir)
HAZIRLIK
1. Eski Türklerdeki ozan, şaman, kam, baksı hakkında araştırma yapınız. Sonuçları sınıfa sununuz.
Eski Türklerde kam, oyun, baksı, şaman yerini tutan ozanlar; raks ve müzik usta*lıkları gibi büyücü ve doktor görevini de üstlenmişlerdir. Törenlerde raks ederken sazlarıyla da destan parçaları, sav, sagu, koşuk okuyarak kötü ruhları da büyüleriyle engellemeye çalışır, hastaları iyileştirme görevi de üstlenirlerdi.


2. Günümüz şairleri ve ozanları toplum üzerinde ne kadar etkilidir? Düşüncelerinizi sınıfta sözlü olarak ifade ediniz.
Şairler toplumun duygularını dile getirdikleri için toplum üzerinde etkileri vardır. İnsan kendi duyguları dile getiren şairleri sahiplenir. Onun düşüncelerine önem verir. O şair yaptığını yapmaya çalışır. Bu nedenlerle şairler ve ozanların toplum üzerinde etkisi vardır, diyebiliriz.


1. metin


1.ETKİNLİK


Alp Er Tunga sagusunun temasını bulunuz ve tema hakkındaki düşüncelerinizi açıklayınız. Şiirin size hissettirdiğini aşağıdaki bölüme yazınız.


Alp Er Tunga sagusunun teması ölümdür. Ölüm teması insanları hüzünlendirir. Hele bu ölen çok sevilen bir insansa ülkenin genelinde bir hüzün hakim olur. Saguda ise halk tarafından çok sevilen bir kişi olan Alp Er Tunga’nın ölümü üzerine halkın içinde bulunduğu durum tasvir edilmiş, ülkenin her tarafında bir yasın olduğu vurgulanmıştır. Çok sevilen bir kişilik olunca da hüznün boyutu artmıştır. Saguyu okuyunca bu hüznü bugün biz de hissediyoruz. Çünkü bir insanın ölümü -bu insan kim olursa olsun- insan olanı hüzünlendirir.


2.ETKİNLİK
Sagunun ahenk unsurlarını yazınız.





SAGUNUN KAFİYE VE REDİFLERİYLE İLGİLİ ÇOK DAHA AYRINTILI BİLGİ İÇİNTIKLAYINIZ

SAGU


Kafiye1.Dörtlükte “l”ler yarım kafiye, 2. Dörtlükte “r”ler yarım kafiye, 3. Dörtlükte “r”ler yarım kafiye, 4. Dörtlükte “r”ler yarım kafiye, 5. Dörtlükte “v”ler yarım kafiye, 6. Dörtlükte “n”ler yarım kafiyedir.Redif1.Dörtlükte “di mü”ler redif, 2. Dörtlükte “gurup”lar redif, 3. Dörtlükte “leyü”ler redif, 4. Dörtlükte “tedi”ler redif, 5. Dörtlükte “redi”ler redif, 6. Dörtlükte “çıdı”lar redif.SöyleyişŞiir dörtlüklerle söylenmiştir.RitimŞiirde ritim 4+3 durakla ve hece ölçüsüyle sağlanmıştır.



3. Etkinlik

Şiirdeki deyimleri ve söz sanatlarını bularak birer cümlede kullanınız. Söz sanatlarının şiire katkısını belirtiniz.


Deyimler: öç almak, beti benzi sararmak, yaka yırtmak, feryat etmek, için için yanmak…


Söz sanatları: “Alp Er Tunga Öldi mü” istifham, “ödlek öçin aldı mu” teşhis, “emdi yürek yırtılır” mübalağa, “kürküm angar türtülür” teşbih, “ulşıp eren börleyü” teşbih, “sırkıp üni yurlayu” teşbih, “könglüm için örtedi” mübalağa, “tün kün keçip irtelür” tezat, “ödlek kamug köfredi” teşhis, “ajun anı yançıdı” istiare…


3.Metin


4. Etkinlik


Yukarıdaki koşukların temasını bulunuz ve tema hakkındaki düşüncelerinizi açıklayınız. Şiirlerin size hissettirdiğini aşağıdaki bölüme yazınız.


1. koşuk: Kahramanlık teması


2. koşuk: Sevgiliye duyulan aşk teması


3. koşuk: tabiat teması


4. koşuk: Yiğitlik teması işlenmiştir.


Koşuklarda işlenilen temalar göz önüne alındığında, koşuklar bir kahramanlık ya da sevinç anında söylenen şiirler olarak karşımıza çıkmaktalar. Bu şiirleri okuyunca insanın içinde genel olarak bir sevinç ve cesaret duyguları uyanmaktadır.


5. Etkinlik
Koşukların ahenk unsurlarını yazınız.







KOŞUKLAR

Kafiye >
1.Dörtlükte “r”ler yarım kafiye, 2. Dörtlükte “r”ler yarım kafiye, 3. Dörtlükte “z”ler yarım kafiye, 4. Dörtlükte “g”ler yarım kafiye
Redif >
1.Dörtlükte “uldı”lar redif, 2. Dörtlükte “tadım”lar redif, 3. Dörtlükte “ildi”ler redif, 4. Dörtlükte “radım”lar redif
Söyleyiş >
Kuşuklar dörtlüklerle ve sade bir dille söylenmiştir.
Ritim >
Kuşuklarda ritim 4+3 durak ile ve hece ölçüsüyle sağlanmıştır.





6. Etkinlik


Şiirdeki deyimleri ve söz sanatlarını bularak birer cümlede kullanınız. Bu sanatların şiire ne gibi katkıları vardır?


Deyimler: yarasını deşmek…


Söz Sanatları: “süsi otun oruldı” teşbih, “Kançuk kaçar ol tutar” istifham, “yağmur kipi kan saçar” teşbih, “öküş yatıp üzüldi” teşhis, “aslanlayu kökredim” teşbih, “emdi beni kim tutar” istifham…


ANLAMA VE YORUMLAMA


7. Etkinlik


İncelediğiniz sagu ve koşuk metnini, aşağıdaki tabloda verilen özelliklere göre karşılaştırınız.









SAGU

KOŞUK

Ritim
Hece ve 4+3 durak ile sağlanmış.
Hece ve 4+3 durak ile sağlanmış.
Söyleyiş
Dörtlüklerle ve sade bir dil kullanılmış.
Dörtlüklerle ve sade bir dil kullanılmış.
Ses
Öldi mü> öldü mü, öçin> öcün gibi ses değişimleri var.
Kuruldı>kuruldu, çeçek>çiçek gibi ses değişimleri var.








8. Etkinlik


İki gruba ayrılınız. Birinci grup olarak sagudan, ikinci grup olarak da koşuklardan hareketle dönemin yaşayış, inanış, gelenek ve görenekleriyle ilgili çıkarımlarda bulununuz ve bunları karşılaştırınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.


Göçebe bir hayat yaşam var.


İnsanlar tek tanrılı bir dine inanıyor.


Avcılıkla geçimlerini sağlıyorlar.


Savaşta gösterilen başarıları kutluyorlar.


Baharın gelmesini sevinçle karşılıyorlar.


9. Etkinlik


Araştırmalarınızdan da faydalanarak eski Türklerde şairlerin görev ve işlevlerini açıklayınız.


ESKİ TÜRKLERDE ŞAİRLERİN (KAM, BAKSI, OZAN, ŞAMAN) GÖREVLERİ



Şaman dininin ayin ve törenlerini yapan, ruhlarla insanlar arasında aracılık eden kişiye Şaman denir. Şaman sözcüğü Türkçe kökenli değildir. Türkler Şaman yerine kam sözcüğünü kullanırlardı. Avrupa'da 18. yüzyılda kabul edilen Şaman sözcüğü, Rusların, Kuzey Sibirya'da Tunguzlardan öğrendiği bir sözcüktür. Aslında bu sözcüğün kökeni hâlâ tartışmalıdır. Bazı bilim adamları sözcüğün Pali dilinde bulunan "şamna" olduğunu, Sanskritçe'de bulunan "çramana" ile aynı kökten geldiğini ileri sürüyorlardı. Bazıları da bu sözcüğün Mançuca olduğunu, "zıplayan, dans eden" anl***** geldiği görüşündeler. Bir başka teori de Şaman sözcüğünün Buda inanışına ait bir sözcük olduğudur. Firdevsi'nin Şehnâme'sinde geçen "Semen" (Buda rahibi) sözcüğü dolayısıyla Şaman sözcüğünün Hindistan kökenli olduğu söyleniR.
Kasgârlı Mahmut'tan öğrendiğimize göre kamlar, Müslüman Türkler zamanında da unutulmuş değil. Divan-i Lugat-it Türk'te "Kamlar kamik arvisti: kamlar (ayin sırasında) anlaşılmayan bir takım sözler söyledi." gibi cümlelere rastlanmaktadır. Benzer biçimde Balasagunlu Yusuf Has Hacib, "Kutadgu Bilig" adlı eserinde kamlarla hekimleri (otacıları) bir tutmuş, ikisini de insanlar için yararlı işler yapan kişiler olarak göstermişti. Bir yerde şöyle der: "Kerek tut otaçi, kerek kam, öligligke her giz asig kilmaz em. (Gerek hekim tut, gerekse kam, eceli gelene ilaç fayda etmez.)

Şaman (kam), Tanrı’lar ve ruhlarla insanlar arasında aracılık yapma gücüne sahip olan kişidir. İnsan, ufak tefek ruhlara, aileyi koruyan ateş ve iyi yer-su ruhlarına bizzat kurbanlar ve saçılar sunabilirse de, kuvvetli, hele kötü ruhlara doğrudan başvuramaz. Kötü ruhlar insanların en büyük düşmanlarıdır. İnsanlara ve hayvan sürülerine hastalık göndermek suretiyle kurban isterler. Bunların istediklerini yerine getirmek gerekir. İnsanlar onların ne istediklerini bilmezler. Ne istediklerini ancak gücünü göklerden ve atalarının ruhlarından alan Şamanlar bilir.
Şamanlık bilgisi öğrenmekle elde edilemez. Şaman olmak için belli başlı bir Şamanın neslinden olmak gerekir. Kimse Şaman olmayı istemez, ancak geçmiş ataların ruhundan biri, Şaman olacak torununa musallat olur; onu Şaman olmaya zorlar. Bu hale Altaylılar "töz basıp yat" (ruh basıyor) derler. Ata ruhu musallat olan adam Şamanlığı kabul etmezse deli olur.
Eski Türklerde kam, kaman, baksı, şaman yerini tutan ozanlar; raks ve müzik usta*lıkları gibi büyücü ve doktor görevini de üstlenmişlerdir. Törenlerde raks ederken sazlarıyla da destan parçaları, sav, sagu, koşuk okuyarak kötü ruhları da büyüleriyle engellemeye çalışır, hastaları iyileştirme görevi de üstlenirlerdi.


10. Etkinlik
Sizce destan döneminde duygular daha çok nesirle mi yoksa şiirle mi dile getirilmiştir? Niçin? Düşüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
Destan döneminde duygular daha çok şiirle dile getirilmiştir. Çünkü şiir duyguları daha iyi yansıtır ve aynı zamanda şiirin ezberlenip akılda kalması daha kolaydır.
DEĞERLENDİRME


a. Aşağıdaki bilgilerin başına doğru ise "D", yanlış ise "Y" yazınız.


( Y ) Koşuk ve sagu İslami Dönem Türk Edebiyatı ürünüdür.


( Y ) Koşuğun halk edebiyatındaki karşılığı ağıttır.


( Y) Sagu ve koşukları söyleyen şairler bellidir.


b. Aşağıdaki boş bırakılan yerleri uygun sözcükle doldurunuz.


Sagunun divan edebiyatındaki karşılığı MERSİYE


Koşukların nazım birimi DÖRTLÜK


Destan döneminde MİTOLOJİK ögeler hâkimdir.


c. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları ce*vaplayınız.


1. Aşağıdakilerden hangisi İslamiyet öncesi Türklerde şairlerin adlarından biri değildir?


A) Şaman B) Baksı C) Ozan D) Korkut E) Kam


2. "Eski Türk edebiyatında, sevilen bir kişinin ölümünden duyulan acıları anlatmak için söylenen şiir."


Yukarıdaki tanım aşağıdakilerden hangi*sinin karşılığıdır?


A) Sav B) Ağıt C) Sagu D) Türkü D) Sav


3. Koşukta aşağıdaki konulardan hangisi işlenemez?


A) Sevgiliye duyulan aşk


B) Gurbet


C) Yiğitlik


D) Tabiat


E) Ölüm
4. Destan döneminin ve destanların önemi aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?


A) "Koşuk" ve "sagu"larda işlenen temaların belirlenmesi


B) Türklerin İslam öncesi yaş***** ve tari*hine kaynak teşkil etmesi


C) Türklerin hangi savaşlara girip çıktığı hakkında kesin bilgi verilmesi


D) Türklerle ilgili hayalden arındırılmış ger*çek bilgilerin verilmesi


E) Türklerin nüfusunun ve kurdukları devletlerin sağlıklı bir şekilde tespit edilmesi


5. Aşağıdaki dizilerden hangisinde Türk mi*tolojisindeki ögeler birlikte verilmiştir?


A) Bozkurt - ışık - kadın - at - kalem


B) Ev - kadın - at - dağ - kağnı


C) At - kadın - ışık - bozkurt - ağaç


D) Ok - at - gemi - bozkurt - kadın


E) Ağaç - kadın - çadır - ışık - yol

Şiir'de, Kafiye ve Redif ile ilgili test sorusu

1)

Bir münasip dostum olsa sırrım açar idim
Harc edüp eldeki varım cümleden geçer idim
Tuti dilin agu verse nûş edip içer idim
Aşıklara ölüm gelmez tatlıdır ballar gibi

Yukarıdaki dörtlüğün uyağı, uyak örgüsü ve redifi sırasıyla aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?

A) Yarım uyak, aaab, -idim B) Zengin uyak, abaa, -idim
C) Tam uyak, aaab, -ar idim D) Tam uyak, aaba, -idim
E) Yarım uyak, aaab, -ar idim


2)

Yücesine çıktım baktım engine
Ovasının köpüklenmiş selleri

Yukarıdaki dizelerle

I. yiğit olan
II. kendisine güldürür
III. hep elleri
IV. düşmez ise dengine

Bu parçalar kullanılarak çarpraz uyak düzeni oluşturulmak istense son iki dizenin sıralanışı aşağıdakilerden hangisi olur?

A) III. - IV. B) I. - II. C) II. - III D) I. - IV E) II. - IV
II. - I IV. - III I. - IV II. - III I. - III


3)

Bana nispet çıkmış yolun üstüne
Samur kürk giyinmiş alın üstün
Taramış saçların belin üstüne
Bir elma yanaklı sim gerdanlıdır

Yukarıdaki dörtlük için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) 11'li hece ölçüsü kullanılmıştır.
B) Ulama yapılmıştır.
C) Redif kullanılmıştır.
D) Düz uyak örgüsü kullanılmıştır.
E) Zengin uyak kullanılmıştır.

4) Aşağıdakilerden hangisinde redif kullanılmamıştır?

A) Düştüm ateşlere durmaz yanarım
İçip aşkın dolusundan kanarım

B) Ne yaman bahçeli güllü goncalı
Sinemi vurdu bir kirpiği kancalı

C) Gördü gözüm kabul ettim ölümü
Geldi geçti hiç sormadı halimi

D) Ne güzel yetmiş de dostumun bağı
El vurup gülleri dermenin çağı

E) Altı kardeş idik bindirdik ata
Kızılırmak' varınca oldu bir hata

5)Aşağıdaki dizelerin hangisinde farklı bir uyak kullanılmıştır?

A) Kurtlarla düşmüşüm dağa
Kurt sesim ulaşmaz çağa

B) Çınlasın çağrılarla çın çın da çın
Çağ yıkarmış kaçın bulutlar kaçın

C) Ağam oğlan beyim oğlan
Canım olsun sana kurban

D) Bize mesken oldu kahveler hanlar
Yarin meclisinde oturan canlar

E) Aşk ile kendime biçtim kefenim
Dolayıp boynuma taktım resenim

6)Aşağıdakilerden hangisinde uyak kullanılmamıştır?

A) Elindeki kınası soldu mu ola
Evde kaynatası duydu mu ola

B) Sabah olsun tan yerleri ışısın
Çiğ düşünde gül goncalar üşüsün

C) Yeşil ördek gibi daldım göllere
Sen düşürdün beni dilden dillere

D) Ak gerdanda benler zer- nişanlıdır
Zülfünün telleri pek reyhanlıdır.

E) Çek deveci develerin yokuşa
Deli oldum o sendeki bakışa

7)

Yaktı beni aşk oduna o, yanmaz
Seher oldu, feryadımdan uyanmaz

Yukarıdaki beyitte görülen uyak çeşidi aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A) Bir üstada olsam çırak
Bir olurdu yakın ile ırak

B) Kemiğimi kavursalar
Harman gibi savursalar

C) Torunuyuz bir dedenin
Tohumuyuz bir bedenin

D)Hak yoluna gidenlerin
Ey pir vasfın erenlerin

E) Asa olsam ellerine
Kurban olsam dillerine

8)

Her şey yerli yerinde,havuz başında servi
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan

Yukarıdaki dizelerle

I. sarmaşıklar ve böcek sesleri
II.eşya aksetmiş gibi tılsımlı
III. sarmış evi
IV. bir uykudan

Bu parçalar kullanılarak sarma uyak oluşturulmak istense son iki dizenin sıralanışı aşağıdakilerden hangisi olmalıdır?

A) III. - IV. B) I. - II. C) II. - III D) I. - IV E) II. - IV
II. - I IV. - III I. - IV II. - III I. - III


9)

Biliyorum gölgede senin uyuduğunu
Bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin
Hazların aleminde yumulmuş kirpiklerin
Yüzünde bir tebessüm bu ağır öğle sonu

Yukarıdaki dörtlük için aşağıdaki dörtlük için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Redif kullanılmıştır. B) Ulama yapılmıştır.

C) Sarma uyak vardır. D) II. ve III. dizelerde zengin uyak vardır.

E) I. ve IV. dizelerde tam uyak vardır.

10)

I. Yaramaz geldi kim bilir nereden
II. Baktım avare bir küçük kelebek
III. Belli yorgundu; bir veremli çiçek
IV. Mavi bir gölge uçtu pencereden

Yukarıda numaralanmış dizeler aşağıdakilerden hangisine göre sıralanırsa çarpraz uyak oluşur?

A) IV. - I. - II. - III. B) IV. - II. - I. - III. C) II. - III. - I. - IV

D)II. - III. - IV. - I. E) I. - IV. - III. - II.

11) Aşağıdakilerden hangisinde cinaslı uyaklı vardır?

A) Düşün ki haşr olan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin

B) Ey kimsesizler el veriniz kimsesizlere
Onlardır ancak el verecek kimse sizlere

C) Günlerdir ne gördüm ne de bir kimseye sordum
Ya Rab! Hele kalp ağrılarım dindi diyordum

D) Kardır üstümüze yağan geceden
Yağmurlu, karlı bir düşünceden

E) Bir taze bahar alemi seyretti felekte
Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te

12)

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için,
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin

Yukarıdaki beyitin uyak çeşidi aşağıdakilerden hangisidir?


A) Yarım uyak B) Zengin uyak C) Tam uyak
D) Tunç uyak E) Cinaslı uyak

13)

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım uymaz öyle her saza
En güzel türküyü bir kurşun söyler

Yukarıdaki dörtlük için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Zengin uyak kullanılmıştır.
B) Tam uyak kullanılmıştır.
C) 11'li hece ölçüsü kullanılmıştır.
D) Redif vardır.
E) III. dizede dört ayrı yerde ulama yapılmıştır.

14)

Kapandım yatağa son çare diye
Yepyeni bir dünya etti hediye

Yukarıdaki beyitin uyak çeşidiyle aşağıdakilerden hangisi aynıdır?

A) Bu nasıl bir dünya hikayesi zor
Bütün bu kâinat muşamba dekor

B) Nesin sen? Hakikat olsan da çekil
Otursun yerine bende her şekil

C) Yetiş körlük, yetiş, gözde takma cam
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam

D) Benliğim kazan ve aklım kepçe
Her fikir içimde bir kelepçe

E) Mekanı bir satıh, zamanı vehim
Bütün insanlık yalana teslim

15)

Gözyaşım Fırat gibi coştu, çağladı durdu.
Yüreğim koptu sanki. Canım yanıyor canım
Kara haberin beni habersiz yere vurdu
Ah güzel Erzincan'ım! Vah dertli Erzincan'ım!

Yukarıdaki dörtlük için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. ve III. dizelerde redif vardır.
B) Tunç uyak kullanılmıştır.
C) II. ve IV. dizelerde "-nım" lar rediftir.
D) Ulama yapılmıştır.
E) Uyak düzeni çarpraz uyaktır.

16)

Kendi milli gururumu sezerim
Başım gökte, alnım ak gezerim

Yukarıdaki dizelerin uyak çeşidi ve redifleri aşağıdakilerden hangisidir?

A) Zengin uyak, -im B) Tam uyak, -im
C) Zengin uyak, -erim D) Tam uyak, -erim E) Tunç uyak, -im

17)

Bütün şehir nihayetsiz bir sûr içinde
Şimdi çiftler uyuyorlar bu nûr içinde

Yukarıdaki dizelerin uyak çeşidi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Zengin uyak B) Tam uyak C) Yarım uyak
D) Cinaslı uyak E) Tunç uyak

18)

Hilâl ürpermişti gûya derinde
Semâ uzaklaşmış gibi yerden
Bu gece şu kavga sâhillerinde
Vahşi bir güzellikti hükmeyleyen


Yukarıdaki dörtlük için aşağıdakilerden hangisi kesinlikle söylenebilir?

A) II. ve IV. dizede redif kullanılmıştır.
B) Sarma uyak şeklinde kafiyelenmiştir.
C) I. ve III. dizelerde zengin uyak kullanılmıştır.
D) I. ve III. dizelerde redif yoktur.
E) Karacaoğlan'a aittir.

19)

Birdenbire düştük gibi bir gizli sevince
Gezdik, yürüdük yan yana rüzgarlar esince

Yukarıdaki dizelerde bulunan uyak çeşidi aşağıdaki dizelerin hangisinde vardır?

A) Kamilin nişanı o güzel huyu
Ona ölçü olmaz bedeni boyu

B) Derdin bedeni ağ gibi sarsa
O müşkül halini gelip de sorsa

C) Aşıklarda hayat gam ile tasa
Böyledir kaderi, değişmez yasa

D) Baharda dağlara çıkmak iyidir
Çıkıp da dağlara bakmak iyidir

E) Azgın deredeki selden uzak dur
Aslı zatı bozuk kuldan uzak dur

20)

I. Doğru konuşurum hiç yalan demem
Gül-zarda rakibe aman tanımam

II. Alır seni ummana götürür
Bir sözüne bin söz ekler yetinir

Yukarıda numaralanmış dizeler için hangisini söylemek doğru olur?


A) I. ve II. dizelerde redif yoktur.
B) I numaralı dizelerde tam uyak vardır.
C) II numaralı dizelerde zengin uyak vardır, redif yoktur.
D) II numaralı dizelerde redif yoktur, uyak vardır.
E) I. ve II. dizelerde uyak yoktur, redif vardır.

sayfa 45 - 55 - 9. sınıf Türk Edebiyatı kitabı( fırat yayıncılık)

Sayfa 45
Hazırlık
1.Metinlerden 2.metni daha ahenkli okuruz.Çünkü kelimeler birbiriyle ses ve anlam bakımından etkileyici bir bütün oluşturmuştur.

2.Türkü de anlatılmak istenen duygu ve düşünceleri daha etkili bir biçimde anlatırız. Yazdığımız düz metinde ise söyleyiş tarzımız değişir.

İnceleme
1.Anlatılmak istenen duygu ve düşünceleri daha etkili bir biçimde ifade edilebilmesi için ses tonunu değiştirerek okuruz.Bundan dolayı iki arkadaşımız da farklı ses tonu ile okur.

2.Evet iki metinde de ahenk vardır.Bu iki metnin söylenişleri aynı değildir. Çünkü konular farklıdır.1.metin coşkulu ,2.metin sevinçli ifade ederiz.


Sayfa 48
1=Şiirde ritim kafiye , ölçü ve ses tekrarıyla sağlanır.

2=C şıkkı

3=C şıkkı

4=D , Y , Y

5=Her edebi ESERİN kendine özgü bir AHENK ve RİTİM anlayışı vardır.
Şiirde ÖLÇÜ ve SES TEKRARI ahenk unsurudur.

6=Tam olarak bilmiyorum ama ahenk çapraz kafiye ile sağlanmış olabilir.
Değerlendirme
1=Şiir dili düz yazı dilinden SANATLI BİR SÖYLEYİŞ olduğu için farklıdır.
İmge sınırlı olan VARLIKLARLA sınırsız olan HAYALLER için doğmuştur.
Söz sanatı ile imge DAHA SINIRLI olduğu için birbirinden farklı anlatım biçimidir.
Şiir dilinde KELİMELER için çağrışımı önemlidir.
İmge soyut OLAN VARLIĞI SOMUTLAŞTIRMAK için olmuştur.
Şiir anlam için değil AHENK için yazılır.

2=İmge ,hayal gücü demektir. Şiirde şairin kendine özgü mecazi anlatımıyla ahenk sağlanır.

3=B şıkkı

4= -

Sayfa 49
Hazırlık - Tema
1-) Her edebi eserde iletilmek istenen bir mesaj vardır . Bu mesaja tema denir . Temayı bulmak için " Sair bu şiiri neden yazmıştır?" sorusu sorulur.
2-) Tema siirin dışında da soyut bir kavram ve düşünce olarak vardır.

Sayfa 50
3-) Tarih , şeref , şiir . . .

Anlama Ve Yorumlama
3-) Kutuları çapraz bir şekilde eşleştireceksiniz .
4-) Şiirin ismi " Yavrum " olmalidır .

Sayfa 51
1.ikiside yanlış.2.boşluk doldurmada tema aşktır.3.cevap A'dır.4.tema ölümdür.
2.TEMANIN GERÇEKLİKLE İLİŞKİSİ VARDIR.ŞİİRİN TEMASI BAYRAK SEVGİSİ
3.BAYRAKBİR SÜSE,KIZ KARDEŞİNİN GELİNLİĞİNE,ŞEHİDİN SON ÖRTÜSÜNE,SAVAŞIN KARTALINA VEÇİÇEGE BENZETİLİYOR

Ölçme ve Değerlendirme
1-Y,Y
2-karşılıksız aşk
3-E
4-ölümden sonra doğaya dönme isteği


Sayfa 53
Değerlendirme
1=Şiir dili düz yazı dilinden SANATLI BİR SÖYLEYİŞ olduğu için farklıdır.
İmge sınırlı olan VARLIKLARLA sınırsız olan HAYALLER için doğmuştur.
Söz sanatı ile imge DAHA SINIRLI olduğu için birbirinden farklı anlatım biçimidir.
Şiir dilinde KELİMELER için çağrışımı önemlidir.
İmge soyut OLAN VARLIĞI SOMUTLAŞTIRMAK için olmuştur.
Şiir anlam için değil AHENK için yazılır.

2=İmge ,hayal gücü demektir. Şiirde şairin kendine özgü mecazi anlatımıyla ahenk sağlanır.

3=B şıkkı

4= -Sayfa 58
1.Boşluk doldurma
Şiirin birimi(üçlük,bent,beyit)
Şiirde(özlem) duygusu hakimdir.
Şiirin dili (sade bir türkçe)
Şiir(cumhuriyet)döneminde yazılmış olabilir
2:B
3:nazım birimi etkilidir
4,Y,Y,Y,D

Sayfa 59 - Hazırlık
1.Karacaoğlan'ın şiirinde ölüm teması , Anonim şiirde ise ayrılık teması işlenmiştir.

Sayfa 6o
Ölçme Değerlendirme
1-)Y,D
2-)Anlam , aynı tema
3-)E

Sayfa 61
Tablo - Tema ;
Soyut kavramlardır.
Şiirden çıkarılacak duygudur.
Geneldir.
En az bir yada iki kelime ile anlatılır.

Sayfa 62
Ölçme ve Değerlendirme
1. E
2. C
3. Bir şiir hangi dönemde yazılırsa yazılsın yazıldığı dönemin şartlarından etklinildiği için, yazılı dönemle bir ilişkisi bulunmaktadır.
4. -boşluk doldurma--> D, D, Y, Y

Sayfa 63 - Hazırlık
1)Kulak verinki zaman,tahtayı kemiriyor... bunlar şiire çok önemli anlamlar katmıştır...
2)Ewet gerçek hayattan uzak
3)1.Resim Daha Gerçekçidir... Renkler Daha Açıktır...
4)Şiir Yalnızlıgı anlatıyor...

Sayfa 64
1. anlam bozulur şiiri temasını oluşturan kelimler şiirden çıkarılırsa anlam bozulur .Şiirin anlamı enellikle son dörtlükte olur bu şiirden son dörtlük çıkarsa anlam bozulur. Veda şiirinin teması ayrılık
2. Şiir bir edebi metindir edebi metinlerde sözcüklere yeni anlamlar yüklenerek bir üst dil özelliği kazandırılır.
3.Veda metni halk edebiyatı şiir geleneği ürünüdür çünkü hece ölçüsü ile yazılmıştır ve dili sadedir.Ses metni ise divan edebiyatı şiir geleneği ürünüdür çünkü aruz ölçüsü kullanılmıştır ve dili ağırdır.(arapça ve farsça kelimler ve tamlamalar vardır)

9.sınıf 2011-2012 edebiyat kitabı cevapları

anlama-yorumlama (sf 4)
1)tiyatro,mimari,müzik,resim
3)-mermerden mutfak tezgahı yapan ustadır işinde uzmanlaşmışdır zanaatkar dır mermeri heykele dönüştüren ise sanatcıdır.sanatçı tüm içtenligiyle hareket eder.
4)-sanaçı herkesin göremedigini görür bu ndenle sokaga tekrar hayat vermiştir.
5)-yüksek uygarlıklara çagdaş modern uygarlıklara sahib olmamızın kültürde ileri gidilmesinin sebebi sanattır.

SAYFA 5
ÖLÇME DEĞERLENDİRME

1-)D,Y
2-)DİL
3-)E
4-)B

Sayfa 8

1-)Y,D
2-) PSİKOLOJİ-TIP
3-)D

SAYFA 11
1) Y , D
2)Boşluk doldurma : SİSTEM
3)D şıkkı

SAYFA 14
anlama yorumlama
2-yarın batıdan yağışlı bir hava gelecek—yağışlı hava yarın batıdan gelecek—batıdan yarın yağışlı hava gelecek
ahmet annesine hediye aldı—hediyeyi annesine ahmet aldı.
3-bazı kelımelerın cıkartılması verılmek isteen mesajın verılememesine neden olur.bu durum metnın yapısıyla ilgilidir.cumleler anlam bırımlerı olarak bırleserek metnın ana dusuncesını yada temasını olusturur .bunlardan yada cumleyı olusturan anlamlı dıl bırlıklerınden bazılarının cıkarılması temnaın ana dusuncenın yada verılmek istenen mesajın verılememesıne neden olur.
4-ele avuca gelır seymı :ulasılmaz yakalanamaz anlamında
yanına kar kalır :karsılıksız kalmak tek kazancı o olmak
olmayacak duaya **** demek :gerceklesemeyecek bır seyle uğrasmak
kırk yılda bır merhaba etmek : çok az seyrek gorusmek.
1)D,Y

2)............................ .cümleler topluluğuna metin denir..

3)A

4)Öğretici metinler bilgi vermek amacıyla kalema alınır.objektif davranılır ve olaylar değiştirilmden yazılır.gerçeklik yaşanan gerçekliktir.

sayfa 15
1) Biliyorum.
2)Kemal sunalın oynadığı flimlerde anlatılanların ve görülenlerin aynısının gerçek hayatta karşımıza çıkmaz çünkü adı üstünde kemal sunalın flimleri flimlerde anlatılanlar ve görülenlerin gerçek hayatta olmaz
3)Ben on yıl sonraki hayatta hiç ii şeyler düşünmüyorum çünkü küresel ısınma var on yıl sonra iyice hissedilecek ve hayvan nesillerin tükenecek su kalmayacak heryer çölleşşecek bunun yanında adam öldürme hırsızlık gibi olaylar gittikçe artacak bu yüzeden gelecek hakkında iyi şeyler düşünmüyorum.
4)Bu iki metni birer iletişim aracı olarak değerlendirirsek;İstanbul şiri İstanbul'un özelliklerini duygulara hitap ederek anlatmıştır ama haber metni ise güncel yollarla istanbulun özelliini anlatıyor...
5)Sadece freninin arıza yapması bile bir felakete yol açabilir sisteme örnek;insnaa vücudu bir insan kanser olsa ve bir önlem alınmazsa o kanser gittikçe insanın vucüduna yayılacak ve vücudu yok edecek..((umarım işinize yarar arkadaşlar))



sayfa 16
1_birinci metin bilgi verme amaçlı yazılmıştır herkes aynı şeyi anlar
ikinci metinde yani şiirde ise o anda yaşanılanlar okuyucunun ruhuna yansıtılarak süslü bir biçimde imgelerle anlatılmıştır daha etkileyici bir anlatım vardır ve de herkes aynı şeyi anlayamayabilir.

2_Birinci metin söylediğimiz gibi bilgi verme amaçlı yani zaten bilinen bir konuyu anlattığı için gerçek olma olasılığı daha fazladır.Şiirde ise şair kendi duygu ve düşüncelerini de olaya kattığı için sanki hayali olarak da yazılabilirmiş gibi geliyor ve daha az gerçeklik payı veriyor.

4_Malazgirt savaşı daha çok bilgi verdiği için bilgi kaybına uğrar.

5_Şiirsel bir işlev kullanılmıştır. Örn. çağın kabartmasıydı parlayan

9_24 Ağustos Selçuklu Ordusuna tecrübeli komandolar bulunmuştur.26 Ağustos günü iki taraf savaş düzenine geçmiştir.Malazgirt ululaması yazılmıştır.

sayfa 19

1)D,Y
2)Metnin dili imgesel bir dildir
3)B
SAYFA 20

1.soru:örneğin karga ile tilki Teşhis(kişiselleştirme)insana ait özellikler karga ve tilkiye verilmiştir.(KONUŞMA)

Soru 2 : Gazetelerde yazılanlar daha çok göndergesel işleve dayandığı için gerçektir.Gazetede yazılanlar objektiftir.Yaşanmış,gerçek ve gündelik olayları ele alır.Hikayeler ise güncel değildir.Kesin bir gerçeklikleri yoktur.Hikayede belli kişi ve kahramanlar vardır.

3.Soru:Yazılı dönemin gerçeklerinden faydalanmıştır.


SAYFA 21
1.Soru:Somut cümlelerin gerçekleşme ihtimali vardır fakat; "sarı bir aydınlık içindeydim" kelimesi soyut bir kavram olduğu için gerçekleşme ihtimali yoktur.

2.Soru:Olayların birebir yaşanması mümkün değildir.

SAYFA 22-23
1) D , Y
2)boşluk doldurma : İNSAN
3)C
4)A

Öz Eleştiri Tablosu
Edebiyatta Gerçeklik
1-Edebiyat kurmacadır.Bu kurmacanın malzemeleri gerçek ve gerçekçiliktir.
2-Edebi eseri yorumlamak için dönemin sosyal , kültürel felsefesini , olaylarını bilmek gerekir.

SAYFA 24 - 25
1)D , D
2)D , D
3)dramatik, görsel ve işitsel
4)bağlam
5)soyut
6)D
7)C
8)B
9)D
10) BULMACA : 1 - güzel sanatlar 2-fonetik 3-edebiyat 4-kurmaca 5-sanat 6-felsefe 7-sistem 8-tema 9-insan 10-estetik 11-metin 12-bağlam

SAYFA 29-30
1) D,Y
2)Anadoludaki
3)E
4)B

Sayfa 32
3. Etkinlik

1. soru
a. ü,a
b. açar/kaçar şah/şahımert dayanır/namert kaçar hepsi 8′li hece ölçüsüyleyazılmıştır.4+4durak vardır.
meydan gümbür/ gümbür
şahlar şahı/divan açar
divan gümbür/ gümbürlenir


anlama yorumlama
gurbet__nazım şekli gurbet nazım birimi dörtlük 7′li hece ölçüsüyle yazılmıştır.dili süslüdür

sayfa 33
2. Kılıç sesi çekaçak
Ok sesi yıldırım
Davul sesi güm
Haykırış bağırma

4. Ney virür bir rah-ı pür-hundan haber
(-) (.) (-) (-) (.) (-) (-) (-) (-) (.) (-)

Ayrılıkların şikayet itmede
(-) (.) (-) (-) (-) (.) (.) (-) (-) (.) (-)

Aşk-ı Mecnun kıssasın takrir ider
(-) (.) (-) (-) (-) (.) (-) (-) (-) (.) (-)






Sayfa 34
1)Y , D
2)İç kafiye
3)aliterasyon
4)C
5)Ölçü , kafiye , nazım birimi , tonlama

Sayfa 35
HazırLık
1) Ana renklerin dışındaki renkler birtakım benzetmelerle kullanılır.Fıstık yeşili,çimen yeşli… gibi

2)Bu durum dilin de belli bir karşılama gücü olduğunu, bu gücün dışına çıkıldığı zaman dile birtakım benzetmelerle farklı anlamlar yüklendiğini göstermektedir.

1. EtkinLik
-Şarkı söylemek belirli bir beceri ve yine belirli birtakım kuralları gerektirir. Konuşmak ise günlük hayatta sıradan bir olay olarak, dilin kurallarına tam anlamıyla bağlı kaınmadan yapılan bir eylemdir.
-Dans etmek belirli bir beceri ve teknik gerektirir.Yürümek ise insanoğlunun gerçekleştirdiği doğal bir eylemdir.
-Fotoğraf çekmek var olanın dondurulmasıdır.Bunun için amatör anlamda bir bilgi ve beceri sahibi olmaya gerek yoktur. Resim yapmak ise bilgi, beceri ve teknik gerektiren bir uğraştır.Bu farklılıklar, düz yazıdaki dil ile şiirdeki dil arasında da söz konusudur.Yazıdaki dil, dil bilgisi kurallarına bağlı kalınarak, duygu,düşünce ve hayallerin dile getirildiği bir özellik gösterebilir. Fakat şiir dili, düz yazıdaki dilden farklı olarak, dilin farklı anlamlar yüklenerek birtakım edebi kurallar çerçevesinde kullanıldığı yüksek bir dildir.

2. EtkinLik
Verilen paragrafta dil, anlatılmak istenilen doğrultusunda bir araya getirilmiş ve gerçek anlam değeri taşıyan sözcük ve sözcük gruplarından oluşturulmuştur.
Dörtlükte ise dil, görünen anlamın dışında, ona yüklenen anlamları taşımak için gerçek anlamından sıyrılmış ve anlatılmak istenene göre yeni anlamlar yüklenmiş bir dildir.

Sayfa 36
İnceLeme
1)Bu ifadelerin somut gerçekliği yoktur.Şiirde bu tür ifadelerin kullanılması dilin sınırlı bir kullanımının olmasından,insan hayli ve düşüncesinin ise sınırsız olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum da şairi, soyut ifadelere yöneltmektedir.

2) -…Delî köşemde durdun
-Merhametin ta kendisiydi gözlerin
-… yepyeni bir sesin vardı
-Dişlerin öpülen çocuk yüzleri
-Güneşe açılan küçük aynalar vs. vs
Şairin, şiirinde bu imgelere başvurması dilin sınırlı ve sayılı kalıplarından çıkıp onlara yeni bir anlam yükleyerek hayal ve düşüncelerini dile getirmek istemesindendir

3) Köşe şiirinde dilin kullanımı bakımından en dikkat çeken özellik imgelerin çokluğudur.

4)Bu ifadeler arasında soyut bir ifadenin dile getiriliş farkı vardır. “Merhametli insan” ifadesinde insanın bir niteliği, özelliği söylenmiştir ve merhamet kendi anlamını korumaktadır. “Merhamet-gözler” bağlantısında soyut bir ifade olan merhamet somutlaştırılmış, merhamet denen o şeyin gözler olduğu söylenmiştir. Bu söyleyiş merhameti kendi anlamı dışına çıkarmış, ona yeni bir anlam yüklemiştir.

3. EtkinLik
-”Güneşe açılan küçük aynalar” ifadesi dişlerin parlaklık ve güzelliğini dile getirmekte ve tebessüm edildiğinde dişlerin güneşe açılan birer ayna olduğunu belirtmektedir.
-”Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı” ifadesi duyulan sesi, yavaş yavaş lapa lapa yağan, yağdıkça da insanı ıslatan bir kara benzetöektedir.Ses yumuşaklık, tatlılık ve ahenk bakımından kar ile ilişkilendirilmiştir.
-”Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir ses” ifadesi duyulan sesin,ritmi yavaşlamış, bu nedenle çıkardığı sesi azalmış yaralı bir ceylan kalbi gibi olduğunu göstermektedir.
Bu ifadeler dilin sınırları dışına çıkılarak, ona yeni anlamlar yüklenmesiyle oluşturulduğu için günlük dilde veya düz yazıda karşılaşılması mümkün değildir.

Sayfa 37
=benzeyen=ses
kendisine benzetilen=yaralı ceylan kalbi
benzetme yönü=içli
benzetme edatı=gibi

Sayfa 38
5. soru=1kişileştirme
2hüsnütalil
3benzetme
4telmih
5eğreltileme
6tenasüp

Sayfa 39
1=D , Y
2=A
3=C
4=kişileştirme telmih

Sayfa 40
1.verilen fotoğraflardaki mimari eserlerin birbirinden farklı olmaısnı eserleri ortaya koyan milletin kültürel farklılıklarından kaynaklanmaktadır
2. nerde yasıyorsan işte mimari eserleri filan yaz işte sebebide yine aynı kulturel farklılıklardır.
3.bir hastanenin dahiliye,hariciye,cildiye,nöro loji, vb.bölümlere ayrılmasının sebebı her bırım alanının bırbırınden farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
4.şiirde yapı olusturulurken en küçük birim olan dizeden yola çıkarak işlenen tema ve ahenk unsurlarına da dıkkat edilir.

sayfa 42
1.yukarıdakı bırımlerı bir tema etrafında ahenk unsurlarınında eklenmesıyle birleşmişlerdir.birimleri şiirin bütününe bağlayan unsurda budur.
2.gazel;aynı tema etrafında bırleşen beyıtlerden meydana gelmiştir.bu beyıtlerde şiirin temasının etrafında birleşerek nazım şeklını (gazeli) olusturmustur.
semai;aynı tema etrafında birleşen dortluklerden meydana gelmışlerdır.dortluklerde şiirin teması etrafında birleşerek semaıyı olusturmustur.
lavinia şiiri ise diğerleri gibi aynı tema etrafında bırlesen birimlerden meydana gelmiştir.birimlerin bir araya gelmesi şiiri olusturmustur.
3.her donemın ve edebi anlayısın kendıne özgu yapıların olmasından kaynaklanır.Gazel,divan,semai, aşık,lavinia,modern şiirdir.

koşma:-halk edebiyatı nazım şeklidir.
-11li hece ölçüsü kullanılmıştır.
-redif,yarım uyak vardır.
-sade anlaşılır bir dil vardır.
-nazım birimi dörtlüktür.
gazel:-divan edebiyatı
-ölçüsü aruz ölçüsüdür.
-nazım birimi beyittir.
-mahlas vardır.
-anlaşılması zordur
-en az 5 beyit, en çok 15 beyitten oluşur.
-ilk beyit matla

sayfa 44
şarkı=nazım birimi 4lük , divan edebiyatı nazım şeklidir, halk edebiyatındaki türküye benzer,ezgiyle söylenir,kafiye düzeni aaaaa,bbba.cca,şekilinde
türkü=bentlerden olusan nazım şeklidir 8li 11li hece ölçüsü vardır.

Sayfa 45 6. soru
ENDERUNLU VASIF=ŞARKI dörtlüklerden olşur.Divan edebiyatıdır. ANONİM=TÜRKÜ 8'li ve 11'li hece ölçüsüyle yazılmıştır.ezgiyle söylenir. FUZULİ=KASİDE beyit sayısı 33-99 arasında değişir.kendini övdüğünü görüyoruz. NECİP FAZIL KISAKÜREK=SONE BAKİ=GAZEL aruz ölçüsüyle yazılıştır.

Sayfa 46
1. KASİDE
2. AÇIKLARDA=ŞİİR DİĞERİDE GAZEL OLACAK.

Sayfa 47
1. İLE KITA
2. İLE BEYİT
3. İLE BENT
4. İLE DİZE EŞLEŞECEK.

2.SORU=LEKE ŞİİRİNDE BELLİ BİR ÖLÇÜ KULLANILMAMIŞTIR BELLİ BİR NAZIM BİRİMİ YOKTUR O YÜZDEN SERBEST ÖLÇÜDE YAZILMIŞTIR.

Sayfa 48
ÖLÇME ve DEĞERLENDİRME
1. D , Y
2.ANLAMINDA
3.D
4.)

1.METİN GAZELLE
2. METİN SONEYLE
3. METİN ŞARKIYLA
4. METİN TÜRKÜYLE.

sayfa 49
inceleme
1:duygu düşünce vs...
2:şiir dışında soyut bir kavram vardır
3:şiirde bayrak mavi göklerin beyaz ve kızıl süsüne gelinliğe şehidein son örtüsüne benzetiliyor
4:bayrağın benzetme ve savunma yönü

anlama yorumlama
4:şiirin başlığı anne olucak

ölçme değerlendirme:
1:Y,Y
2:Karşılıksız aşk
3:" E " şıkkı
4:Ölümden sonra doğaya dönme isteği

Sayfa 50
SORU 1: farklı düşünceleresahip olma,farklı duygular hissetme,farklı ortamlarda bulunma,farklı bir hayat sürme,farklı genelliklere baglı kalma vs.
SORU 2 : Çok iyi okumak . kafiye,ahenk,ölçü gibi ölçütler göz önünde bulundurulmalıdır. düşünce üretmek.
SoRu 3 :NeciP fazıl kısaKürek şiirde yagmuru,konu edinmiş ve ondan bahsedilmiştir.Necip fazıl bu şiiri yazdıgında karadenizdeymiş



sayfa 51
Ölçme ve Değerlendirme:
1-Y,Y
2-Karşılıksız aşk
3-E
4-Ölümden sonra doğaya dönme isteği



sayfa 54
Ölçme ve Değerlendirme:
1-Y,D
2-1.boşluk : Gerçek
2.boşluk : Zengin
3-C
4-anlatıma zenginlik katmak için,farklı anlamlar oluşturmak için
5-üstte mecaz anlam alttakinde gerçek anlam kullanılmıştır.


Sayfa 52

HazırLık
1.Boş
2.Günlük Dil ile şiir dili arasındaki temel farklılık gerçeğin ifade ediliş biçimidir.GerçekLik günlük dilde oLduğu gibi doğrudan doğruya ifade ediliş Biçimidr.Şiir dilinde ise gerçeklik olduğu gibi değildönüştürülerde farklılaştırılalar verilir.Temelde var olan gerçeklik böylece dönüştürülmüş,imgelenmiştir.
İnceleme
1.Boş
2.Tema,Ahenk UnsurLarı ile gerçekleşmiştir.
3.Şiirdeki gerçeklik her zaman ve herkez için aynı değildir.Bu gerçeklik kişinin İlgisine,Sezgisine,Kültürüne,a nlayışına ve algısına göre değişiklik gösterir...

Sayfa 53

Anlama Yorumlama
1. soru Şiirler Arasındaki Farklar ve Sebepleri
Tema aynı olmasına rağmen temayı oluşturan yapı, ahenk, unsurları ve kelimeler farklıdır.Şairlerin yaşadıkları kültür ve hayata bakış açıları farklı olduğu için şiirleri de farklıdır.

4. soru
Genel olarak;
Bütün anlamlar değişmiştir. Soyut anlamlar kazanmıştır.



sayfa 54:
ölçme ve değerlendirme:
1-Y,D
2-1.boşluk:yan
2.boşluk:zengin
3-C
4-anlatıma zenginlik katmak için,farklı anlamlar oluşturmak için
5-üstte mecaz anlam alttakinde gerçek anlam kullanılmıştır.




sayfa 56
ŞİİR GELENEĞİNİN ÖZELLİKLERİ:
-belirli bir nazım birimi yok
-serbest ölçü kullanılmıştır.
-belirli bir uyak düzeni yok
-konusu herşey olabilir.
-yabancı kelimeler yoktur
-imgeler olduğundan anlaşılması zor
-dil bakımından zengindir
sayfa 57-58-59-60
Ölçme ve Değerlendirme:
1-D,Y
2-C
3-halk edebiyatı
4-mahlas kullanılmıştır.ikisinin de teması aşktır.11li hece ölçüsü kullanılmıştır.nazım birimi dörtlüktür.halk edebiyatı

1.ETKİNLİK CEVABI:
Sanat eserinin zenginliğini gösterir.Çünkü birtek nesne veya obje üzerinde çalışılmamıştır.ßu resimde birden fazla objeyi görebilmekteyiz.

2.ETKİNLİK CEVABI:
1.metinde şair kendi duygularını anlatmış ve daha çok mecaz anlama yer vermiş.2.metinde ise yazan kişinin düşünceleri değil de daha çok bilgi vermek niteliğinde ve gerçek anlama yer verilmiştir.ßu iki metinde ''ßir Günün Sonunda Arzu'' da daha çok anlamlı olduğunu görüyoruz.ßunun nedeni de şairin mecaz anlama çok yer vermesi ve okuyucular tartafından farklı yorumlanmasıdır.

3.ETKİNLİK CEVABI:
Yorum farklılığının sebebi okuyucunun bilgisiyle,kültürüyle,duyguve düşünceleriyle aynı zamanda ruh hali ile ilişkilidir


1.Sorunun Cevabı:
ßir günün sonunda arzu şiiri 4 birimden oluşmuştur..
1.ßirim:Şair durumunu güller ile ilişkilendirerek anlatmıştır.
2.ßirim:Şair akşam vaktinin kendisinde uyandırdıklarını yazmış.
3.ßirim:Akşamın dünyaya etkisini anlatmıştır.
4.ßirim:Akşam saatlerinden dileğini anlatmıştır.
Teması: Akşamdır.

2.Sorunun Cevabı:
Renk yönü ile ilişki kurulmuştur.Kırmızı rengi ile ilişki kurulmuştur.

3.Sorunun Cevabı:
ßütün dizeler farklı anlamlara çekilebilir.ßunun nedeni ise kişinin yani okuyucunun ruh haline,bilgisine,duygusuna bağlıdır.

4.Sorunun Cevabı:
Evet yorumlanabilir.Şiirde bulunduğubu yeni ve farklı anlamı şiirin bütünlüğüyle ilişkilendirerek sebepleriyle birlikte açıklamak gerekir.

ANLAMA YORUMLAMA
1.Sorunun Cevabı:
Şiirin çok anlamlığından kaynaklanır.Okuyucunun ruh hali,bilgisi,kültürüyle ilişkiilidir.

2.Sorunun Cevabı:
-Şiirin çok ya da tek anlamlı olması,
-Şiirin hangi geleneğe bağlı olması ve geleneğin özellikleri,
-Şiirin yazıldığı zamanın koşulları

3.Sorunun Cevabı:
Zamanın çok çabuk geçtiğini ve insanda büyük değişikler yarattığıdır.

ÖLÇME DEĞERLENDİRME
1)D,Y
2)TEMA
3)E ŞIKKI
4)C ŞIKKI

Ölçme Değerlendirme
1) D-Y
2)Kör olmasına yazılacak boş yere.
3)Çapraz eşlendireceksin.



sayfa 60
1)dört birimden luşmuştur
3)akşam yine akşam yine akşam
göllerde bu dem bir kamış olsam

Sayfa 6o
Ölçme Değerlendirme
1-)Y,D
2-)Anlam , aynı tema
3-)E

Sayfa 61
4-) C

Sayfa 62
1.Etkinlik
Abdülhak Hamid Makber şiirini karısının ölümü üzerine yazmıştır.

Sayfa 63- 4. Etkinlik
Cahit Sıtkı Tarancı şiirlerinde ölümü , yaşama sevincini dile getirmiştir.



1-)

Şairin adı : Ahmet Haşim - Şiirin Adı : Havuz -

Şairin adı : Karacaoğlan - Şiirin Adı : Semai - Sebebi : Nazm şekli Semai'dir .

Ölçme Değerlendirme
1)D,Y
2) kör olmasına
3)Kutular çapraz bir şekilde eşleştirilecek

Sayfa 65
4-) E
5-) Şair divan şiirini seviyor , yok olmasını istemiyor . Fakat kendisi de modern şiir yazıyor ..



sayfa 67 :
1)Hikaye metninde anlam kaybı daha az olurdu.Çünkü redif ve kafiye kullanılmamıştır.
2)çoçuğun ateşlenmesi
Doktorun gelmesi
Annenin telaşlanması
Çocuğun iyileşmesi
Annenin korkusu
3)Gerçek hayatta yaşanılabilir niteliktedir ve bu yüzden yaşanılabilir.
4)-
5)Lirik şiir
Aşk, ayrılık, hasret, özlem konularını işleyen duygusal şiirlerdir. Okurun duygularına, kalbine seslenir. Eskiden Yunanlılarda “lir” denen sazlarla söylendiğinden bu adı almıştır. Tanzimat döneminde de bir saz adı olan “rebab” dan dolayı bu tür şiirlere rebabi denmiştir. Divan edebiyatında gazel, şarkı; Halk edebiyatında güzelleme türündeki koşma, semai lirik şiire girer.

Epik şiir
Destansı özellikler gösteren şiirlerdir. Kahramanlık, savaş, yiğitlik konuları işlenir. Okuyanda coşku, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır. Daha çok, uzun olarak söylenir. Divan edebiyatında kasideler, Halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türleri de epik özellik gösterir. Tarihimizde birçok şanlı zaferler yaşadığımızdan, epik şiir yönüyle bir hayli zengin bir edebiyatımız vardır.

Lirik Şiir
Aşk, ayrılık, hasret, özlem konularını işleyen duygusal şiirlerdir. Okurun duygularına, kalbine seslenir. Eskiden Yunanlılarda “lir” denen sazlarla söylendiğinden bu adı almıştır. Tanzimat döneminde de bir saz adı olan “rebab” dan dolayı bu tür şiirlere rebabi denmiştir. Divan edebiyatında gazel, şarkı; Halk edebiyatında güzelleme türündeki koşma, semai lirik şiire girer.

Pastoral şiir
Doğa şiirlerini, çobanların doğadaki yaşayışlarını anlatan şiirlerdir. Doğaya karşı bir sevgi, bir imrenme söz konusudur bunlarda. Eğer şair doğa karşısındaki duygulanmasını anlatıyorsa “idil”, bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatırsa “eglog” adını alır

Satirik şiir
Eleştirici bir anlatımı olan şiirlerdir. Bir kişi, olay, durum, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilir. Bunlarda didaktik özellikler de görüldüğünden, didaktik şiir içinde de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğru olur. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi verilir.

Dramatik şiir
Tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların sahnede söyleyecekleri sözler şiir haline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum dram tiyatro türünün ( 19. yy. ) çıkışına kadar sürer. Bundan sonra tiyatro metinleri düz yazıyla yazılmaya başlanır.

Dramatik şiir harekete çevrilebilen şiir türüdür. Başlangıçta trajedi ve komedi olmak üzere iki tür olan bu şiir türü dramın eklenmesiyle üç kere çıkmıştır.

sayfa 70
Ölçme değerlendirme cevapları:
1) D,Y
2)Birincisi pastoral
İkincisi Didaktik
Üçüncüsü Satirik
3)şiir
4) A şıkkı
72.Sayfa 1.Metin incelemenin cevapları:

1)Aruz ölçüsü vardır.Dize sonlarındaki ses olaylarıyla ahenk ritim yapılmıştır.

2)Nazım şekli:Gazel Nazım Birimi:Beyittir.

3)

a bölümünün cevapları:
1.Birim:Cemin devrinin sona erdiğini,
2.Birim:Halkın arasında iyilik kalmamış sadece selam olduğunu,
3.Birim:Sevgilinin iyiliği karşısında rakiplerinin ham meyve kalacağini,
4.Birim:Kötülüklere karşı inkitam alınamadığı,
5.Birim:Allahtan bu dünyada yapamadığı işleri yapmayı istiyor.

ß.bölümü:

Gazel'in birinci ve üçüncü beyti arasında anlam bakımından bir ilişki vardır,Çünkü her iki beyitte de yakınma söz konusudur.

4)Divan şiiri geleneğine bağlı yazılmıştır.Yabancı isim ve tamlamalar divan şiiri özellikleridir.

5)İnsanların artık bazı değerleri unuttuğudur.

6)Gölgede kalan meyve olgunlasamaz.

7)ßize de saki cem in kadehiyle içki su,bizimde gönlümüz açlsın.

8)Söz sanatı Telmihtir. 1. beytte kullanılmıştır.

74.Sayfanın cevapları:

1)Hece ölçüsüyle ritim oluşturulmuştur.Dize sonlarındaki ses benzerliklerinden ahenk,ritim oluşturulmuştur.Nazım birimi dörtlüktür.ßirim sayısı dörttr.Nazım şekli koşmadır.

2)Nazım şekli: Koşma
Nazım birimi : kıta (dörtlük)

3)
1.Birim:sevgilinin güzelliğinden söz ediyor.
2.Birim:Aşkın özlemini dile getirmiştir.
3.Birim:Sevgilinin aşığın üzerindeki etkisini anlatıyor.
4.Birim:Sevgiliyle dolaşmayı istediğini anlatıyor.
Teması: Aşk

4)1.cümlede mecaz anlatım,2.cümlede tekrar mecaz anlatım ve son cümlede benzetme ve mecaz anlam vardır.

5)Koşmanın ait oldugu dönemde aşk anlayışının sevgiliye bağlı hakim bir anlayış oldugunu anlıyoruz.

6)1.de mübalaga 2.de Tenasüp

75.Sayfanın cevapları:

ETKİNLİK:

ßenzerlikleri:
-İkisi de sade dil ile yazılmış,halk deyişlerine yer verilmiştir.
-İkisinde de (6+5) 11'li hece ölçüsü kullanılmıstır.
-İkisi de kıtadır.
-İkisi de koşmadır.
-İkisinde de aşk konusu temadır.

Sayfa 77
1)Nazım birimi dörtlüktür.ßu açıdan koşma,semai nazım şekilleriyle benzerlilik gösterir.Aruz ölçüsü vardır.ßir divam şiiridir.Nazım şekillerinden ise gazel,kaside,şarkı nazım şekilleriyle benzerlilik gösterir.

2)İstiklal Marşında işlenen konuları inceleyecek olursak şunlardır;Türk milletine sesleniş,ßayrağa sesleniş,Türk'ün yılmaz karakteri,Askerlerin yaptıklarıdır.

3)Ocağı tütmek soyu devam etmek anlamında,ocağı sönmek ise bunun tam aksine soyunun tükendiği anl***** gelmektedir.

4)Renk bakımından ilişki kurulmuştur.

5)Mehmet Akif Ersoy bu sözü ile Kurtuluş Savaşı yıllarının Türk milleti için ne kadar acı verici bir zaman olduğunu anlatmak için söylemiş ve bir daha Türk Milletinin böyle bir felaket ile karşılaşmasını istememiştir.

6)Kurban olmak deyimi Sana dökülen kanlarımızın hepsi helal dizesi ile uygunluk gösterir.

7)ßirinci de sevgilinin kaşına benzetilmiş ikinci dizede ise aya benzetilmiştir.

8)ßu dize demir dağının eritildiği ''Ergenekondan Çıkış'' ile ilişkilendirirebilir.ßu ifade de Türk milletinin zorluklara karşı yılmayacağını gerekirse dağları aşıp engelleri geçebileceğini anlatıyor.

9)''Ulusun'' ifadesinin anlamı hayvan ulumasıdır.Tek dişi kalmış canavar dizesinde bahsedilen ise ßatı Devletleridir.

10)
Sosyal hayatı anlatan dizeler ;
*ßu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli.
*Ebedi yurdumun üstünde beniminlemeli.Tarihi Geçmişi anlatan dizeler ;
*ßen ezelden beridir hür yaşadım,hür yaşarım.

Sana olmaz dökülen kanlarımızın hepsi helal dizelerinde ise Türk milletinin Vatanı için bayrağı için düşünmeden canını verebileceğinin göstergesidir.

11)Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşına yansıyan sanat anlayışı;Milli edebiyat döneminin dili ve söyleyişi.Anlamın okuyucunun ruh haline değilde metne bağlı olması.Şiirlerine yansıyan toplumsal sorumluluk ve gerçek samimiyettir.

12)Mehmet Akif,kullandığı aruz ölçüsü ve bazı yabancı kökenli kelime gruplarıyla divan şiiri geleneğinden yararlanmış.Özellikle ikinci dörtlükteki halk söyleyişleriyle (kurban olmak,helal etmek) halk şiirine benzetmiştir.

13) Arkadaşlar yazdığım söz sanatlarını verilen boşluklara sırasıyla yazacaksınız.-Nida (seslenme sanatı)
-Mecaz-ı Mürsel
-Mecaz-ı Mürsel
-Tekrar sanatı
-Teşhis sanatı
-Nida (seslenme sanatı)
-Mubalağa (abatma sanatı)
-ßenzetme sanatı
-Teşhis sanatı

Sayfa 78
1)Manzumedir.Çünkü,metinde olay örgüsü,kişileri,zaman,yer gibi edebi unsurlar bulunmaktadır.
2)Manzumenin ritmi 11′li hece ölçüsüyle,kafiye ve rediflerle sağlanmaktadır.
3)Bu manzumenin nazım birimi dörtlük,ölçüsünün 11′li hece ölçüsü,birim sayısının beş olması nedeniyle koşmaya benzemektedir.Yani bumanzumenin nazım şekli koşmadır.
4)Nazım birimi örtlüktür.
5)
1.Birim:Bektaş subaşı’nın diktiği taştan bahsedilmektedir.
2.Birim ok atma gününde önemli şahsiyetlerin bulunduğunu keman kaşların sırasıyla oklarını attıklarını söylüyor.
3.Birim:Bektaş Subaşı’nın ok atışını anlatıyor.
4.Birim padişahın onun atışını beğendiğini ve ona oku nereden aldığını anlattığını söylüyor.
5.Birim:Bektaş Subaşı’nın okunu neden aldığını söylüyor.
Teması:Kahramanlıktır.
6)
-Kemankardeşlerin sırasıyla ok atması,
-Bektaş Sunaşı’nın ok atması,
-Padişahın Bektaş ile konusması,
-Bektaşın cevap vermesi.
7)Manzumenin konusu tarihi bir olaydır.İşleniş bakımından ise kahramanlık teması oldugu için epik bir şiirdir.
8) -
9)Manzume de Yavuz Sultan Selim’den ve İstanbul’un fethinden bahsetmektedir.
10)Ok manzumesinin yaşanmış ya da yaşanılabilecek bir olayın doğal bir dil ile anlatımı vardır.

SAYFA 79 VE 80

7.Metin;Şehirlerin Dışından

1)Şiirde çokca kafiye ve redif kullanılması ve şiirin 7'li hece ölçüsüyle yazılması şiirde bir ritim ve ahengin olduğunu gösterir.

2)Koşma ve ilahi nazım şekilleriyle benzerlik göztermektedir.Şiirin nazım şekli serbest nazımdır.Çünkü nazım birimi dizedir.Şiirde birim zorunluluğu yoktur.şiir tek birimden oluşmaktadır.

3)Şiirde şehrin bunaltıcılığından kaçma,doğaya sığınma,doğa güzellikleri ve Canabb-ı Hak konu olarak işlenmiştir.Şiirin teması da ''doğa'' dır.

4)Şair,doğanın sade.liği ve güzelliğinden,şehrin artık her taraftan insanı kuşatan cam gözlü devlerin istilasına uğradığından behsedilmiştir.ßu da o dönemin şehirsel bir bölge olduğunu göstermektedir.

5)Doğa teması işlendiği için pastoral şiirdir.

6)Şehirlerin Dışından adlı şiirde,şair bireysel ve ruh halini yansıtan konuları ele alması ve şiirlerinde tasavvufi düşüncelere yer vermesi örneğin ''Allah'ı zikrede.lim / sulas,kuşlar,halkımız ) olabilir.

7)''Dervişlik olaydı tac ile hırka / ßir dahi alırdık otuza kırka'' dizeleriyle ''insanın unuttuğu / Allah'ı zikrede.lim / Gül ve sümbül hırkamız '' dizelerinde tasavuf geleneği kullanılmıştır.Yani iki şairin de aynı ayetlerden yararlandığı söylenebilir.Ayrıca '2Allah'ı zikredelim '' gibi sözcüklerde de tasavvufideki ßaki'nin kullanmış olduğu tasavvuf geleneğinden etkilenmiş ve yararlanmıştır.

8)Mağaralar,ormanlar,ıslık,yıl an,çığlık,çakal gibi sözcüklerde doğal gerçeklik unsurları bulunmaktadır.Şair,doğal gerçekliğe duygu ve düşüncelerini de katmış böylelikle ''şiie gerçekliği'' ni oluşturmuştur.Ayrıca şiirde dere,dağ,ev,tüy,baykuş,deniz gibi sözcüklerde de doğal gerçeklik kullanılmıştır.

9)Şiir dilinde imgelerin kullanıldığı,sözcüklere yeni anlamlar yüklediğini göstermektedir.

11)ßu dizelerde dereler ve dağlar,insan gibi düşünülmüş ve teşhis (kişileştirme) sanatı kullanılmıştır.Şair dereleri yol gösterici , dağları ise bir dost,arkadaş olarak görmüştür.

12)
*Nüfusun kalabalıklaşmasıyla bir kargaşa ve gürültü ortamının oluşması,
*ßeton devrine girme,
*ßilinçsiz bir şekilde şehirsel hayata geçme...
8-tabiatda var olangerçeklerdir.Sema gibi benzerlikler vardır.
9-incesel bir dil kullanılmıştır.Cam gözlü devler bina ve apartmanı ifade eder.
10-Haydi yürü; seslenme sanatı
Kat Kat çıkmış evlerin; istiare
O cam gözlü devlerin; teşhis sanatı
11-teşhiş sanatı kullanılmıştır. Dereler yoldaşımız dosta benzetilmiş.Dağlar omuztaşımız türk milletine benzetilmiştir.
12-Nüfusun kalabalıklaşması,yeşilliklerin azaldığı,plansız bir artış olduğu sonucudur


sayfa 81
1-Serbest ölçüdür.Kafiye vardır an'lar kafiyedir.Bizim'ler rediftir.Ak'lar tam kafiye a'larda asonans vardır.Modern şiir geleneğine bağlı olarak yazılmıştır.
2-Modern şiir geleneği vardır.Sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.halk şiiri geleneğinden koşmaya benzelmiştir.
3- Birimden oluşmuştur.Teması kardeşlik konusu insanlığın insanlığa barışı
4-Şair bir ulusu anlatmak için ağaçla benzerlik kurmuştur.
5-İnsanları dışlayan ve onları istemeyenlerdir ve bunları AMERİKAN devleti yapıyordu AFRİKA lıları dışlayıp onlara eziyet ettiyorlardı.
6-şiir dilinden imgeler çarpıcı ve açık bir şekilde kullanılmıştır.
7-Türk Tarihi ve Kültüründe At onlar için bir Kültür olmuştur ve onlara hep sahip çıkmışlardır.
9-TEZAT SANATI: zıt kavramların bir arada kullanılması cennet:cehennem gibi
TEŞBİH SANATI : Benzeyen benzetme sanatı edatlı sanat tek unsuru istiaredir.

Sayfa 82
1.soru
nazım bırımı beyıttır.
kafıye kullanılmıstır.
hece olcusu vardır.
mubalaga sanatı kullanılmısıttr.
3.soru
camı avlusundan bahsedıyor. bu camınınde eskı oldugunu soyluyor..Sayfa 83
1.soru;nazım seklı 2 lı dızelerden olusmustur.
hece olcusu yoktur.
kafıye duzenlı degıldır.
duygusal lırık bır sıırdır.
3.soru;;
benzetme
4.soru;;
sevgılıye duyulan özlem onu hatırlamak.sevgiliye duyulan ozlem var.saırın sevdıgıne olan özlemm
6.soru;;
hasret konus vardır.ışık=somuttur.
7.soru;;Kısılestırme sanataı kullanılmıştır.
8.soru;;Ask ve hasret bakımından lırık bır şiir.

Ölçme ve Değerlendirme
1.soru : D, Y
2.soru : kısılestırme yanı teshıs sanatı vardır.
3.soru : E
4.soru : D

sayfa 84
Ölçme Ve Değerlendirme
1-D ve Y
2-Teşhis sanatı
3-E
4-D
5-Tecalül-i arif-İstihare

sayfa 86
2.ünite ölçme değerlendirme:
1-Y,D
2-didaktik
3-modern şiir
4-D
5-telmih
6-E
7-D
8-E
9-E
10-A

sayfa 87
bulmaca:
1-zihniyet
2-yöntem
3-türkü
4-manzume
5-didaktik
6-koşma
7-kafiye
8-ahenk
9-aruz
10-beyit
11-aliterasyon
12-epik

sayfa 89
hazırlık
1. Bilmiyorum

2. Bir spor karşılaşmasını radyodan dinlerken sesler bozuk bozuk gelir. Televizyondan dinlerken düzgün ve anlaşılır. Karşılaşmayı televizyondan izleyebiliriz. Ama radyodan izleyemeyiz.

sayfa 91

1.etkinlik: Gerçek ya da gerçege uygun olarak tasarlanmış olayları anlatan yazılara hikaye(öykü) denir. Hikayede olay, yer, kişiler ve zaman olmak üzere dört ögeden oluşur. Bu ögeler gerçektir ya da gerçege uygun olarak tasarlanmıştır. Olay tektir. Kişi sayısı, romana göre azdır. Zaman, romana göre daha dardır.

1.
benzerlikler
-olay, yer, kişi ve zaman vardır.
-her ikiside edebi metindir.
-gerçek hayatta yaşanılabilir.
-serim, dügüm ve çözüm vardır.
farklılıklar
-tiyatroda sahne kullanılır.
-hikayede olay tektir.
-tiyatro metni diyalogdan olşur.

2. anlatmaya baglı edebi metin:Köpek
göstermeye baglı edebi metin: Vatan Yahut Silistre

sayfa 92

3. Tiyatro yapıtlarında konuşanların hareketlerini, durumlarını açıklamak ve göstermek için kullanılır.

anlama yorumlama

1. Anlatmaya baglı edebi metindir. Hikayedir. Gerçek ya da gerçege uygun olarak tasarlanmış olayları anlatan yazılara hikaye(öykü) denir. Hikayede olay, yer, kişiler ve zaman olmak üzere dört ögeden oluşur. Bu ögeler gerçektir ya da gerçege uygun olarak tasarlanmıştır. Olay tektir. Kişi sayısı, romana göre azdır. Zaman, romana göre daha dardır.
Giriş, gelişme ve sonuç bölümleri vardır.

sayfa 93

2. birinci resim göstermeye baglı edebi metindir. ikinci resim ise anlatmaya baglı edebi metindir.

ölçme degerlendirme

1.D,Y

2. 1. boşluk: anlatmaya baglı edebi metin, 2. boşluk: göstermeye baglı edebi metindir.

3.D

4. E

SAYFA 94 - 95 - 96Hazırlık:

1)Yerli bir filmle yabancı bir film arasındaki farklılıkların temelinde farklı kültürlerin ürünü olmaları yatmaktadır.Zihniyet şemasında da görüldüğü gibi dini,siyasi,sosyal,ekonomik,si vil ve askeri farklılıklar,ortaya çıkan ürünlerde de kendini göstermektedir.

2)Cumhuriyetin ilk yıllarında sosyal,siyasi ve kültürel ortamda bir atılım ve modernleşme hamlesi görülmektedir.Sosyal ortam,yapılan inkılaplarla çağdaş medeniyet seviyesine çıkarılmaya çalışılmış,kültürel alanda ise,yine yapılan inkılaplarla çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak amacıyla bir hamle söz konusudur.



1.Etkinlik:
1.Grup:
*Kavak yelleri adlı metindeki ''idealist,kömür çarpması,mübalağalandırmak,tel graf,Anadolu'daki büyük işler,amma,yaylı araba,at sırtı,mektup ve kesafet'' ifadeleri metnin cumhuriyetin ilk yıllarına ait bir metin olduğunu göstermektedir.Çünkü kullanılan bazı sözcükler,araç isimleri ile Anadolu'daki büyük işler ve idealist ifadeleri cumhuriyetin ilk yıllarındaki kalkınma hamlesini,Yahya Kemal'in ifadesiyle '' mektepten memlekete'' hareketini yansıtmaktadır.

2.Grup:
*Kavak Yelleri adlı metinde cumhuriyetin ilk yıllarındaki büyük kalkanma hamlesi çerçevesinde Anadolu'ya giden birkaç idealist gencin yaşadıkları anlatılmaktadır.




İnceleme:

1)''İdealistlerden biri'' ve ''Anadolu'daki büyük işler'' ifadeleri dönemin birçok kalkınma ve ilerleme hedefini gerçekleştirmek amacıyla sosyal ve siyasi alanda yeniliklerin yapıldığını göstermektedir.Bahsedilen dönem Atatürk'ün inkılapları etrafında çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma hatta onları da geçme ideallerinin yediden yetmişe herkesi sardığı bir dönemdir.


2)Kavak Yelleri adlı metinde konu olarak idealist birkaç gencin Anadolu'da büyük işler yapamk için yola çıkmaları işlenmiştir.Bu durum Reşat Nuri Güntekin'in döneminin olaylarına dışarıdan bakmadığını , sanatta faydayı gözettiğini göstermektedir.Yine metnin dilinin sade olması da cumhuriyetle birlikte her şeyde olduğu gibi dilde de milliliğe yönelişin olduğunu,yazarın da buna yabancı kalmadığını göstermektedir.


3)Kavak Yelleri adlı metin döneminin sosyal,kültürel,ekonomik ya da sosyal unsurlardan herhangi birini yansıtmak amacıyla yazılmamıştır.Zaten dönemin zihniyetinden bağımsız değildir,dönemin bir aynasıdır.


ANLAMA-YORUMLAMA

2.Etkinlik:
*asiye Teyze'nin Evi adlı metinde şehirleşme etkileri,böylece sosyal ve ekonomik alandaki değişmeler,bununla birlikte yine bu etki ve değişimin neden olduğu kuşaklar arası çatışmalar görülmektedir.
Metinde sosyal hayatın en küçük birimi olan ailenin yansıtılması,edebiyatta amacın sanat değil,fayda olduğunu benimsediğini göstermektedir.


1)Asiye Teyze'nin Evi adlı metnin teması ''kuşaklar arası çatışmadır.'' Metindeki ''yeh,peh,sası çalıyor heç tadı yok,kızım kendi elinle saplaıp kendi elinle batırdığın sucuğun tadı heç bir şeyde yok'' ifadeleri yerel konuşma özellikleridir.
Bu ifadeler metnin teması olan ''kuşaklar arası çatışma''yı daha da hissettiren,etkili ve eski-yeni nitelendirmelerini derinleştiren ifadelerdir.


2)Bir edebi eser,döneminin sanat anlayışını,kullanılan türler,işlenen temalar,dil ve anlatım ile sanatı etkileyen akımlar bakımından yansıtır.

ÖLÇME-DEĞERLENDİRME

1)Boşluğa sosyal yazılacak.

2)D-Y

3)C şıkkı

SAYFA 97-98-99-100-101-102. Sayfaların Cevapları
Forsa İncelemenin Cevapları:

1)Forsa adlı hikayede olayları birbirine bağlayan unsurlar hikayenin de yapısını oluşturan kişiler,zaman ve mekandır.Hikayedeki Kara Memiş,Turgut,korsanlar,efendi, bağcı,Türk askerleri kişileri ; otuz sene,kırk sene,altmış yaşında gibi yuvarlak ifadeler zamanı ; korsan gemisi,ada ve Türk gemisi de mekanları göstermektedir.

2)Arkadaşlar grafiği burada çizemiyorum ..

3)Forsa adlı hikayede anlatılanların gerçek hayatta aynen yaşanması mümkün değildir.Çünkü metinde anlatılanlar ‘’kurmaca gerçeklik’’tir.Doğal gerçeklik olarak düşünülse bile aynı olay örgüsüyle,kişilerle,zaman ve mekanlarıyla anlatılanların aynen yaşanması mümkün değildir.

4)’’İnsana özgü gerçeklik’’ söz grubu,insana ait her şeyi,onun hayal,tasarı,izlenim ve düşüncelerini de içine alarak ifade eden gerçekliği ortaya koymaktadır.

5)Forsa adlı metine ekleme yapacak olursak metinin yapısı ile uyumluluk gösteremeyebilir.

6)

Kara Memiş nasıl bir insandır?

=>Korsanlara esir düşmüş,vatan hasreti çeken bir insandır.

Kara Memiş durağan mıdır , dinamik midir?

=>Olaylar Kara Memiş’in etrafında gerçekleştiği için dinamiktir.

Hikayenin hangi kısmı sizin Kara Memiş hakkında böyle düşünmenize neden oldu?

=>Ana kahraman olduğu için hikayenin bütününde bu durum söz konusudur.

Sosyal ortam ve çevre Kara Memiş’i nasıl etkilemiştir?

=>Yaşadığı ortam Kara Memiş’in olumsuz olarak etkilenmesine sebep olmuştur.

Kara Memiş’in karakterler/ tipler üzerinde etkisi varmı?

=>Diğer karakterler üzerine herhangi bir etkisi yoktur.

Kara Memiş,kendi kişiliğinin farkında mı?Yani sizin onun için düşündüklerinizi o da kendi hakkında düşünüyor mu? Neden?

=>Evet,yıllar geçmesine rağmen ümidini kaybetmemesi kişiliğinin farkında olduğunun göstergesidir.

Sizce gerçek hayatta Kara Memiş gibi davranan biri olabilir mi?

=>Gerçek hayatta Kara Memiş gibi davranan biri olamaz.

7)Forsa adlı hikayedeki mekanlar ve özellikleri şu şekildedir;

*Korsan Kadırgaları:Kara Memiş’in kürek mahkumu olduğu mekan.
*Akdeniz kıyısındaki ada:Kara Memiş’in esir olarak satıldığı ve ömrünün geri kalanını geçirdiği mekan.
*Kulübe:Kara Memiş’in azat olduktan sonra yaşadığı mekan.
*Kasaba:Kara Memiş’in acıktığında gittiği ada kasabası.
*Büyük Türk Kadırgası: Kara Memiş’in oğlu Turgut’la karşılaştığı mekan.

Aynı hikaye farklı bir mekanda kurgulansa aynı etkiyi göstermez.Çünkü metindeki kişi ve mekan arasında bir bütünlük vardır.Farklı bir mekan bu bütünlüğü bozacağından farklı bir mekanda yapılacak kurgu aynı etkiyi yaratmaz.

8)Ömer Seyfettin’in Forsa’yı yazma amacı,okuyucuda ya da dinleyicide estetik bir etki bırakmaktır.ßu estetik etki içerisinde verilmek istenen ileti de vardır.

9)Forsa’da anlatılan olayların ‘’insana özgü gerçeklik’’ olmasını sağlayan unsurlar,çekirdekte bir insanın yer alması,onun duygu,izlenim,hayal ve ümitlerinin yine insana özgü biçimde var olmasıdır.

10)Forsa adlı hikayedeki zaman ifadelesi olarak şu şekilde örnek verebiliriz;

*Bu ‘’her gece’’ uykusunda kendisini kurtarmak için birçok gemilerin pupa yelken gelmediğini gören zavallı eski bir Türk forsasıydı.

Zaman,metindeki yapıyı tamamlamak amacıyla kullanılan unsurlardan biridir.

ANLAMA-YORUMLAMA

1)Anlatmaya bağlı edebi metinlerde yapıyı oluşturan olay örgüsü kişiler,zaman ve mekan metnin mesajını vermede ve somutlaştırmayı gerçekleştirmede kullanılan bir amaçtır.Bu amaçları kullanmaktaki amaç ise metinde verilmek istenen iletidir.

2)Tünek Ahmet adlı metin parçasının yapısını oluşturan unsurlar:

Olay Örgüsü:
-Ahmet’in uykuya dalması,
-Ahmet’in yanına birkaç kişinin gelmesi,
-Ahmet’in Tünek Ahmet olması,

Kişiler:
Ahmet,Poyraz Hasan ve diğerleri.

Zaman:
Adalardaki ‘’fenerler’’den her biri göz kırparak,’’ışıklarıy’’la Ahmet’in söylediklerini tatlı tatlı yalanlıyorlardı.

Mekan:
-Battaniyesinin yarısı üzerinde yarısı ‘’denizde,güverteye’’ uzanmış.

3)Verilen metin parçası hikayenin çözüm bölümüne aittir.Çünkü hikayede anlatılanlardan sonuçlandırılmıştır.

ÖLÇME-DEĞERLENDİRME

1)Y-D

2)Mustafa Meraki Efendi ve Mehmet’tir. Olucak.

3)C şıkkı

4)D şıkkı

5)Verilen metin parçasında mekan,betimlenerek ve kahramanın ruh halini etkisi yönüyle verilmiştir.

6)Verilen metin parçasında kahraman,kişilik özellikleriyle anlatımıştır.Anlatılanlara göre kahraman kitaplarla içli dışlı onları hayatının merkezine koyan bir yapıya sahiptir...

Şiir ve Gelenek - 9.sınıf edebiyat etkinlikleri


HAZIRLIK



1. Gelenek, bir toplumda çok eskilerden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa aktarılan, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlardır. Gelenek, kabaca üç bağlamda ele alınabilir. İlki geçmiş yaşam biçimlerinin içinde yaşanılan ana taşıdıkları maddî ve manevî değerler bütünüdür. İkincisi ise geleneğin özünü teşkil ettiği ifade edilen kutsalla olan ilgiden dolayı geleneğin zengin ve kutsi değerler ihtiva eden köklü yanıdır. Üçüncüsü ise, geleneğin kendinden her türlü istifadeye açık olan anlamlar rezervi yönüdür. Sanat ve edebiyata da bu yön etki etmektedir.

2. Tarih boyunca halı ve kilim motiflerinde gelişme ve değişmeler görülmektedir. Usta -çırak ilişkisine göre öğrenilen bu zanaatta bazı temel motifler kullanılır. Zaman içinde bu motifler değişikliğe uğrayarak farklı şekiller almışlardır. Bu durum, halı ve kilim dokumada da geleneğin etkili olduğunu gösterir. Bazı motifler temelde çok fazla değişmeden yüzyıllarca önceden günümüze gelebilmiştir.



İNCELEME

ETKİNLİK



BİRİNCİ GRUP: Şiir ölçüsü, yani ritmi, 11'li hece ölçüsüdür. Şiirin teması, "aşk"tır.

Şiirin kafiye düzeni: "abab-cccb-dddb-eeeb" şeklindedir. Şiiri ahenk unsurları redif, kafiye, asonans ve aliterasyondur.

İKİNCİ GRUP:

Şiirin ölçüsü, yani ritmi, 11'li hece ölçsüsüdür. Şiirin teması "baharın gelişi"dir.

Şiirin kafiyele düzeni: "abab-cccb-dddb-eeeb" şeklindedir. Şiiri ahenk unsurları redif, kafiye, asonans ve aliterasyondur.



SONUÇLAR:

• İki şiir, benzer bir gelenekten gelmektedir. (Halk şiiri geleneği)

• Şiirin bazı benzetmelerinde ortaklıklar görülmektedir, (gül-bülbül)

• Aynı kafiye düzenine ve nazım birimine sahiptirler, (dörtlük)

Şiirlerin teması, ahenk unsurları, ölçüleri aynıdır.



1. Dörtlükleri incelediğimizde aşığın "bülbül'le, sevilenin "gül"le temsil edildiğini söyleyebiliriz. Bülbül, bu şiir geleneğine göre güle aşıktır. Onun güzelliklerini gece gündüz şakıyarak anlatır. Bülbül'ün gagasını gülün yapraklarına sokması bu gelenekte, aşığın sevdiğinin kulağına bir şeyler fısıldaması gibi düşünülmüştür. Bülbül, bu sebepten seven, ayrılık acısıyla acı acı şakıyan bir insana benzetilir. Gül ise, güzelliği sebebiyle sevgiliye, dikenlerinin varlığıyla da onu ele geçirmenin zorluğuna işaret eder. Bu dörtlükte geçen "bülbül bilir gülün halinden/Yeter, **** oldum yarin elinden" ve "Âşıklara gurbet, bülbüle firkat/ Derdimi sorarsan dürülü kat kat" ifadeleri aşk acısını aynı yönde anlatmaktadır. Bu tespitlerden hareketle, bu şiirin aynı şiir geleneğinden geldiğini net bir biçimde söyleyebiliriz.



2. Karacaoğlan 17. yüzyılda yaşamış bir şairdir. Şiirlerinde bu dönemin hayatı, güzellik ve aşk anlayışları bulunur. Âşık Veysel ise 20.yüzyılda yaşamıştır. O da Karacaoğlan'ın içinde bulunduğu halk şiiri geleneğine uygun şiirler yazmıştır. İki şairin şiirleri biçim ve içerik yönünden birbirlerinin devamı gibidir. Bu verilerden şöyle bir sonuç çıkarırız: Şiir geleneğinin daha önce yaşamış şairlerin eserleriyle oluştuğunu ve geleneği oluşturan ve devam ettiren şairler arasında biçim ve içerik açısından yakın benzerlikler olduğunu söyleyebiliriz. Kısaca söylersek, şiir geleneği, daha önce yaşamış şairlerin eserleriyle oluşur. Sonra gelen şair, isterse aynı şiir geleneğini sürdürür.



3. "Dalgalanır coşar ürüzgârından", "Aşk ehli dayanır ataşa kora", "Yüce dağlar gurur duyar karından" dizeleriyle "Aşıkların del'olduğu zamandır.", "Aşıp aşıp gelir yayla belinden", "Ulu dağlar yol olduğu zamandır." dizelerinde, şairlerin yaşadıkları coğrafyadaki sosyal ve kültürel ortamın şiire kazandırdığı farklı söyleyiş ve özellikleri görmekteyiz. Şiirlerdeki "ürüzgâr (rüzgar), ataş (ateş), del'olduğu (**** olmak)..." gibi ifadeler şairlerin yaşadıkları ortamla ilgili olan söyleyiş özellikleridir.



4. HALK ŞİİRİ GELENEĞİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ:

■ Kullanılan dil halkın kullandığı, konuştuğu dildir.

■ Halk deyimlerine ve güzel halk söyleyişlerine yer verilir.

■ Şair şiirlerini saz eşliğinde, belli bir ezgi ile söyler.

■ Nazım birimi dörtlüktür.

■ Hece ölçüsü kullanılmıştır, (genellikle 7'li,8'li ve 11 'li).

■ Yarım kafiye kullanılır. Rediften de yararlanılmıştır.

■ Tabiatla ilgili benzetmelerden faydalanılır.

(Boy serviye, yüz aya, kaş kaleme, diş inciye, yanak güle)

■ Aşk.tabiat, ayrılık,hasret.ölüm,yiğitlik,t oplum,din,zamandan şikayet sık sık işlenen konulardır.

■ Şair son dörtlükte adını söyler.



ANLAMA VE YORUMLAMA



1. MODERN ŞİİRLER:

AĞIT

■ Serbest ölçüyle yazılmıştır.

■ Kafiye vardır. ("-ımız"lar)

■ Sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.

■ Şiirin teması, "dünyada çalışıp çabalayan bireyin sıkıntısıdır.

• İmge vardır.



FOTOĞRAF

■ Serbest ölçüyle yazılmıştır.

■ Redif vardır, (hüzünlü, güzel)

■ Sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.

■ Şiirin teması, "durakta bekleyen insanların ruh halleri"dir.

■ İmge vardır.



SON YERİNE

■ Serbest ölçüyle yazılmıştır.

■ Redif vardır, ("-mek iyi"ler vb)

■ Sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.

■ Şiirin teması, "iyilik"tir.

■ imge vardır.



ŞİİR GELENEĞİNİN ÖZELLİKLERİ

■ Serbest ölçü kullanılır.

■ Kafiye ve redif çok sık olmamakla birlikte kullanılır.

■ Söz sanatlarına çok fazla yer verilir.

■ Sade ve anlaşılır bir dil kullanılır.

■ Şiirlerin temaları çok farklıdır.

■ Şairler kendilerine has imgeler oluştururlar.

■ Konularda bireysellik ön plandadır.

■ Toplumsal konular da şiirlerde işlenir.

■ Şairler, kendi benlerini şiirlerine yansıtırlar.

■ Şiirin biçimsel kalıpları yoktur. Kimi şair dize, kimi beyit, kimi de dörtlüğü kullanabilir.



DİVAN ŞİİRİ



BEYİTLERİN İNCELENMESİ

■ Arapça ve Farsça kelimeler yoğun bir biçimde kullanılmıştır.

■ Dil, günümüze göre ağırdır.

■ Aruz ölçüsü kullanılır.

■ Aşk, sevgili, bülbül, gül motifleri kullanılır.

• Tema, gerçek ve tasavvufi anlamda aşktır.

■ Söz sanatları çok fazladır.



ŞİİR GELENEĞİNİN ÖZELLİKLERİ

■ Aruz ölçüsü kullanılır.

■ Nazım birimi beyittir.

■ Süslü ve sanatlı bir dil kullanılır.

■ Biçimsel kalıplar vardır.

■ Konuları genellikle aşk, şarap, güzellik ve Allah sevgisidir.

■ Sosyal konular çok fazla işlenmez.



2. Attilâ ilhan'ın dizeleri anlam bakımından Nedim'in beytiyle örtüşmektedir. Nedim'in beytin günümüz Türkçesine şöyle çevrilebilir:"Nedim, senin anlattığın sevgili bu şehirde yok! Sana (galiba) peri gibi birisinin hayali görünmüş." Attilâ İlhan'ın dizelerinde de tıpkı Nedim'in sevdiği ama kavuşamadığı, hayali bir sevgili vardır. İki şiir farklı geleneklere sahiptirler. Geleneği, bir nehir gibi düşünürsek, Divan şiiri ve modern şiirin Türk şiiri geleneğinin bu geleneğin içinde yer aldıklarını söyleyebiliriz. Attila İlhan, Divan şiiri geleneğinden faydalanarak modern bir şiir yazmıştır.



3. Bir dilin yapısı ve söyleyiş özellikleri o dildeki farklı şiir geleneklerine göre değişiklik gösterir. Bir şair, yaşadığı çağın ve ortamın özelliklerini kullanır. Dilin yapısında ve söyleyiş özelliklerinde görülen değişiklikler, farklı şiir geleneklerinin varlığının ispatıdır. Türk şiirinde belli başlı şu gelenekler vardır: halk şiiri, Divan şiiri, modem şiir, saf şiir vb.





**ÇME VE DEĞERLENDİRME



1. Şairler kendilerinden önce şiir yazan şairlerden ve şiir geleneğinden az ya da çok etkilenirler. (D)

Her dilin kendine göre bir şiir geleneği vardır. (Y)

2. Şiir, "Divan şiiri geleneğine" bağlıdır. Doğru cevap:C

3. Yukarıdaki şiir şekil özellikleri yönünden halk şiiri geleneğine bağlanır.

4.

■ iki şairin adları, dörtlükte yer almaktadır.

■ Şiir birimleri dörtlüktür.

■ Kafiye düzenleri "aaab" şeklindedir. • Halk şiiri geleneğinden gelirler.

■ Aşk temasına sahiptirler.

■ 11 'li hece ölçüsü kullanılmıştır

Oğuz kağan destanı etkinliklerinin cevapları nelerdir?

İncelemenin Cevapları:


1)''Sağ yanımda Bozoklar,sol yanımda Üçoklar/Oturup eğlendiler,kırk gün kırk geceden çok'' dizeleri döneminde kırk günden fazla süren eğlencelerin yapıldığı toplumsal bir olayı; ''Güder at sürüleri,tutar atları biner./Daha bu yaşta iken çıkar avlara gider'' dizeleri ise hem sosyal hem de insanların ekonomik durumlarını gösteren,hayvancılık ve avcılık yapıldığını ifade eden dizelerdir. ''Oğuz böldü yurdunu,verdi evlatlarına'' dizesi siyasi bakımdan ülkenin hükümdar çocukları arasında paylaştırıldığını, ''Borcumu Gök Tanrı'ya / Veriyorum artık ben sizin olsun bu yurdum'' dizeleri ise Göktanrı inancının benimsendiğini göstermektedir.


2)Maddeler halinde inceleyelim;

a)Zaman ve Zamanın Anlatımı;Oğuz Kağan destanında ''bu çağda,bu yerde'' ve ''yine günlerden birgün'' şeklindeki ifadeler zamanın belirsiz olduğunu göstermektedir.Fakat destanın Oğuz Kağan'ın kişiliğinde şekillendirildiği düşünülürse,destandaki zamanın basit bir çıkarımla Oğuz Kağan'ın yaşadığı zaman dilimi olduğu anlaşılmaktadır.

b)Mekan;Oğuz Kağan'ın destanında mekan adı olarak şunlar geçer;
-Bir büyük orman vardı.
-Muz Dağ eteklerini kırk günden sonra aştı.
-Hint (Sındı),Tangut illeride oldu Oğuz'a yurt.
...

Mekanın Anlatımı;

Orman:Tasvirlerle alatılmıştır.
Muz Dağı:Oğuz Kağan'ın ordusunun kırk günde aştığı bir dağ.
İdil nehri ve kıyıları:Oğuz Kağan'ın ve ordusunun sallarla geçtiği,Uluğ Ordu Bey'in ''Kıpçak'' adını almasına sebep olan nehirdir.
Dağ:Oğuz Kağan'ın atının kaçtığı dağ.
Ev:Tasvirlerle anlatılmıştır.Tömürdü Kağul'un ''Kalaç'' adını almasına sebep olan ev.
Çürçed İli:Tasvirlerle anlatılmıştır.

c)Kişiler;
Ay Kağan:Oğuz Kağan'ın annesi.
Göğün ve yerin kızları:Oğuz Kağan'ın eşleri.
Gün,Ay,Yıldız;Gök,Dağ,Deniz;Oğuz Kağan'ın çocukları.
Altun Kağan:Oğuz Kağan'ın hükümdarlık ilanından sonra ona bağlılığını bildiren kağan.
Urum Kağan:Oğuz Kağan'a itaat etmeyen ve onunla savaşıp yenilen kağan.
Uruz Bey:Urum Kağan'ın kardeşi.


3)Oğuz Kağan Destanındaki olaylar ve olay örgüsü:

-Ay Kağan'ın bir oğlunun olması.
-Oğuz'un büyüyüp bir yiğit olması.
-Oğuz'un gergedanı öldürmesi.
-Oğuz'un sunguru öldürmesi.
-Oğuz'un gökten inen ışığın arasında gördüğü kızla evlenmesi ve Gün,Ay,Yıldız isimli çocuklarının olmasıç
-Oğuz'un ağaç kovuğunda gördüğü kızla evlenip Gök,Dağ,Deniz isimli çocuklarının olması.
-Oğuz Han'ın hanlığını ilan edip dört bir tarafa elçiler göndermesi.
-Altun Kağan'ın Oğuz Han'a itaat etmesi.
-Urum Kağan'ın Oğuz Han'a itaat etmesi.
-Oğuz Han'ın sefere çıkması ve kurdun ortaya çıkması.
-Kurdun orduya yol göstermesi.
-Oğuz Han'ın savaşı kazanması ve Uruz Bey'in oğlunun saklandığı şehre gitmesi.
-Uruz Bey'in oğlunun Oğuz Han'a itaat etmesi ve Saklap adını alması.
-Oğuz Han'ın idil nehri kıyısına gelmesi ve sal yapan ere Kıpçak adını vermesi.
-Oğuz Han'ın kurdu tekrar görmesi,kurdun orduya gine yol göstermesi.
-Oğuz Han'ın atının dağa kaçması.
-Oğuz Han'ın bir ev görmesi.
-Kurdun kaybolması ile Oğuz Han'ın Çürçed Kağan ile savaşıp onu yenmesi.
-Çosun Bilig'in ganimetler için kağnı yapması ve Kanglı adını alması.
-Oğuz Han'ın Suriye'yi alması.
-Oğuz Han'ın Masar adlı kağanLa savaşması.
-Uluğ Türkün rüya görüp Oğuz Kağan'a anlatması.
-Oğuz Han'ın kurultay çağırması ve devletini evlatlarına paylaştırması.


4)
Oğuz Kağan destanındaki temel çatışma ''savaş-barış'' çatışmasıdır.Destanın teması ise ''Oğuz Kağan'ın Türk milletini tek bayrak altında toplamasıdır.''


5)Oğuz Kağan'ın tarihte üstlendiği rölü,2.Göktürk Devletini kuran,Türkleri Çin esaretinden kurtarıp tek bayrak altında toplayan Kutluk Kağan,yine bir cihan imparatorluğu kuran Osman Gazi ve bir imparatopluğun yıkıntılarından bir devlet çıkaran Atatürk üstlenmiştir.


6)Destanın anlatıcısının amacı bunları anlatmak değildir.Anlatıcı,temayı işlerken döneminin zihniyetini de destanda işler.Çünkü edebi türler oluşturuldukları ya da yazıldıkları dönemden bağımsız değildirler.


7)Destanda anlatıcı,herşeye hakim,herçeyi bilen ''ilahi bakış açısı''na sahiptir.Anlatıcı,olayları ve kişileri anlatırken dile birtakım değerler yükler.Bu değerler anlatıcının tasvisler ve ruh talilleriyle ilgilidir.


8)Oğuz kağan destanda olağanüstü özellikler taşıyan kahraman olduğu için tiptir.

Arkadaşlar verilen tabloya yazdıklarımı boşluklara sırasıyla yazacaksınız;

-Doğruğu andan itibaren olağanüstü özellikler taşıyan,cesur,yiğit,halkı için her şeyi gözee alabilen,halkını bir bayrak altında toplayan bir hükümdardır.

-Oğuz Kağan,destan boyunca ön plandadır.Bu da onun son derece dinamik olduğunu göstermektedir.

-Toy bitince Oğuz Han verdi şu buyruğunu ''Ey benim beğlerim ilimin en budunu! Sizlerin başına ben oldum artık kağan,elimizden düşmesin,ne yayımız ne kalkan! Damgamız olsun bize yol gösteren bir buyan! Alpler olun savaşta bozkurt gibi uluyan!Demir kargılar ile ilimiz olsun orman!Av yellerimiz olsun vahşi at ile kulan.Yurdumuz ırmaklarla denizlerle dolsun.Gökteki güneş ise yurdun bayrağı olsun.İlimizin çadırı gök olsun.''

-Sosyal ortam Oğuz Kağan'ın doğumundan itibaren onun üstünde etkili olmuştur.Sosyal ortam ve çevre de ona bazı yükümlülükler yüklenmesine neden olmuştur.

-Oğuz Kağan tarihi bir karakter olmasına rağmen destandaki çizgisiyle bugünkü toplumsal yapıdan çok farklıdır.

-Oğuz Kağan destandaki diğer şahızların kimlik almasında etkilidir.

-Karakterin kendi kişiliğinin farkında olması.

-Toplumsal hayat ve şartları çok değiştiği için gerçek hayatta olağanüstü özelliklere sahip birisini görmek mümkün değildir.


9)Verilen dizelerde,kafiye redif kullanılmış.Birtakım benzetmelerle anlatılmak istenenler ifade edilmek istenmiştir.


10)Verilen dizelerden hareketle ''Oğuz Kağan Destanındaki gerçeklerle ilişkili olmadığı söylenebilir.''


11)Oğuz Kağan Destanı anonim bir metin olduğu için kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarıldığı için ''sözlü geleneğe'' bağlıdır.


12)Oğuz kağan Destanı sözlü gelenek etrafında kuşaktn kuşağa aktarılan ve daha sonraki yüzyıllarda yazıya çevrilen bir metin olduğu için bir yazarı yoktur.


13)DESTAN ÖZELLİKLERİ
Destanlar, toplum hayatında derin izler bırakan büyük olayların (kuraklık, gttç, düşman istilası, tabiî afetler, savaşlar vb.) o topluluğun hafızasında yoğrula yoğrula şekillenmesi ile oluşur. Halk şairleri, bu önemli olaylanrı manzum olarak terennüm ederler. Bu şekilde meydana gelen destanlar, bazen yüzyıllarca sonra yazıya geçirilir. Aradan geçen zamanda, destanlar, yeni eklemeler yapılması, yeni semboller ve motifler ilavesi suretiyle zenginleşir, hatta bir ölçüde değişikliğe uğrayabilir. Böylece destan bütün bir milletin ortak eseri halini alır. Bu durum, destanların değerini azaltmaz.Destanda geçen olaylar, tarihî gerçeklere tam olarak uymasa bile, destan sahibi toplulukların millî mizaçları, anlayışları, tutum ve davranış özellikleri hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar. Bazı milletler ise, destanlarında tarihî gerçeklerden fazla uzaklaşmazlar, onlan abartmazlar veya kendi lehlerine değiştirmezler. Türk destanları genellikle bu niteliktedir. Millî mizacımıza uygun olarak net, açık ve yalın ifadelerle dile getirilmiştir. Bu özellikleri ile, tarihî bazı olayların aydınlatılmasına bile yardımcı olurlar.

9.sınıf dil ve anlatım Muradına eren kız metninin cevapları

1)Anlatmaya bağlı bir edebi metin şu yönlerden incelenebilir;
-Yapı
-Tema
-Dil ve Anlatım
-Zihniyet
-Gelenek
-Yazardır.

2)Edebi metinler sesli okunurken telaffuz ile ses ve söyleyişe dikkat edilerek okunmalıdır.


İnceleme Sorularının Cevapları;


1)''Sen kırk gün bir ölü bekleyeceksin.'' cümlesi döneminin toplumsal yaşamında ''ölü'' ile ''kırk gün'' arasında bir bağlantı kurulduğunu göstermektedir.
''Ne yaparım bu da Allah'tan buna da sabrederim,bakalım Allah sonunu ne yapar.'' cümlesi döneminin dini inançları çerçevesinde her konuda Allah'a boyun eğildiğini,işlerin O'na havale edildiğini göstermektedir.
''Meğerse bu yatan şehzade imiş.'' cümlesi ise döneminde hanedanlık yönetiminin olduğunu göstermektedir.


2)Muradına Eren Kız adlı masaldaki olaylar ve olay örgüsü şöeyledir;

-Kız,odasında nakış işlerken bir kuşun gelmesi.
-Kuşun ertesi akşam gine gelmesi ve kızın bu durumu annesine söylemesi.
-Kuşun üçüncü kez gelişi ile kızın ve annesinin kaçmaya karar vermesi.
-Kızın ve annesinin,başka başka bir memlekete gelmesi.
-Kuşun kızı sarayda bir odaya bırakması.
-Kızın annesinin memleketine dönmesi.
-Kızın bir İran gemisinden bir halayık satın alması.
-Şehzadenin uyanıp halayıkla karşılaşması ve evlenmesi.
-Şehzadenin kızı kurtarıp onunla evlenmesi.


3)Verilen ifadelere göre masalda doğal gerçekliği olmayan,olağanüstü özellikler taşıyan olaylar yaşanmaktadır.

4)Metinde ''Evvel zamanda,bir gün,birkaç gün sonra,akşamüstü...''gibi belirsiz zaman ifadeleri kullanılmıştır.
Yine ''oda,saray,memleket'' gibi mekanlar ile ''İran ve Yemen'' gibi ülke adları metinde yer almaktadır.Bu mekanların anlatımında tasvirlere yer verilmiştir.
Metindeki zaman ve mekan unsurları olayların yaşandığı belirsiz zaman dilimi ile mekanları ifade ederek metnin yapı bakımından tamamlanmasını sağlamaktadır.


5)Muradına Eren Kız adlı masalın kahramanları olan kız ve şehzade,belirli bir zihniyeti ve çevreyi temsil eden,kalıplaşmış davranışlar sergileyen aynısı veya benzerleri başka eserlerde de karşımıza çıkabilecek kahramanlar oldukları için birer ''TİP''tirler.

Arkadaşlar tablonun cevaplarını sırasıyla vereceğim.Sırasıyla boşluklara yazılacak.Şu şekilde olucak;

-Kız:Uğradığı haksızlıktan iyi kalpliliğiyle kurtulan,sabırlı birisidir.
Şehzade:Kandırılan,kandırıldığını anlayınca da doğruyu ve gerekenleri yapan birisidir.

-Kız:Hareketlidir.Yani dinamiktir.
Şehzade:Hareketlidir.Yani dinamiktir.

-Kız:Ana kahraman olduğu için masalın başından sonuna kadar hareketlidir.
Şehzade:Kırkıncı gün uyandıktan sonra masalın sonuna kadar hareketlidir.

-Kız:Çevresindeki halayık onun olumsuz etkilenmesine neden olmuştur.
Şehzade:Aynı halayık onun da olumsuz etkilenmesine sebep olmuştur.

-Yaşanılan dönem itibariyle farklıdırlar.Fakat ''haksızlığa uğramış insan'' motifi olarak her toplumda görülebilir.

-Kız:Tip,kendi kişiliğinin farkındadır.Sabır taşıyla yaptığı konuşma bunun göstergesidir.
Şehzade:Kızın sabır taşı ile konuşmasını duyuncaya kadar kişiliğinin farkında değildir.

-Olağanüstü özellikler taşıyan bu tiplerle gerçek hayatta karşılanması mümkün değildir.


6)Muradına Eren Kız adlı masalda ''iyi-kötü'' çatışması vardır.Tema ise ' Kötülük,cezasız kalmaz.''dır.


7)Muradına Eren Kız adlı masalda anlatıcı,her şeyi bilen,her şeye hakim,kahramanların ruhi durumlarından haberdar olan bir anlatıcıdır.Bu sebeple metinde ''ilahi bakış açısı'' vardır.


8)Verilen cümleler,metnin anlamı ile ilişkili fakat yan anlam değeri ile çağrışım gücü bakımından zayıftır.Ayrıca cümlelerde dil ''göndergesel işlev''de kullanılmış ve halk söyleyişlerine yer verilmiştir.


9)Verilen cümle,metnin teması olan ''Kötülük cezasız kalmaz'' ifadesi ile yapılan '' kötülükler sabrın sınırları aşar,katlanılmayacak bir hal alabilir.'' ifadesini yansıtması bakımından ilişkilidir.


10)Muradına Eren Kız adlı masal,daha önceki Kırk Yalan Masalı ve Bay Korbes adlı metinlerle,hayal ürünü,olağanüstü özellikler taşıması,belirsiz zaman ve mekan ifadeleri barındırması yönüyle benzerlik göstermektedir.


11)Muradına Eren Kız adlı masalın bir yazarı yoktur.Masallar sözlü geleneğe dayanan halk ürünleri olduğu için kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılır.Daha sonraki zamanlarda derlenerek yazıya çevrilir.


12)Masalın özellikleri:
Masalın yapısı olay örgüsü,kişiler,zaman,mekandan oluşmaktadır.Belirsiz bir zaman dilimi ve mekan söz konusudur.Kişiler olağanüstü özellikler taşıyan kahramanlardır.Kahramanların karakter özellikleri ile olaylar arasında bir paralellik vardır.Anlatıcı masaldaki her şeyi bilen,olaylardan haberdar olan ve ilahi bakış açısına sahiptir.

14 Ekim 2011 Cuma

Elektriklenme - Elektroskobun Yüklenmesi nedir?

Elektrik enerjisinin iletken tellerle iletilmesinin nasıl gerçekleştiğini, fotoğraftaki şimşek ile yıldırımın nasıl oluştuğunu ve günlük hayatta karşılaştığımız birçok
olayın sebebini bu ünitemizin sonunda daha iyi anlayacağız.



Soğuk bir kış günü. Akşam olmuş, eve dönüyorsunuz. Eve ulaşarak kapıdan içeri girdiniz. Son ayarda çalışan ısıtma sistemi evinizi sıcacık yapmış. Odanıza geçip üzerinizdeki yün kazağı aceleyle çıkarmaya çalışıyorsunuz. O da ne? Birbiri ardına oluşan kıvılcımlar ve çıt çıt sesleri... Kulak kepçelerinizde hafif bir karıncalanma... Saçlarınız dimdik...





Otomobilinize bindiniz. Bir süre yolculuk yaptınız. Yolculuğunuzun sonunda otomobilinizden inerken parmak uçlarınız kapının metal kısmına değiyor ve siz hissettiğiniz

farklı bir acının etkisiyle elinizi otomobilden hızla çekiyorsunuz.


Evinize girmek için kapınıza yöneliyorsunuz. Metal kapı koluna yaklaşan ve dokunan parmağınız darbe acısından farklı ve çok kısa süreli bir acı yaşamanıza sebep oluyor. Günlük hayatta karşılaştığımız bu durumların sebebini hiç düşündük mü?


Yün kumaşa sürtülen şişirilmiş bir balon cam ya da duvar tarafından çekilir. Benzer şekilde yün kumaşa sürtülen ebonit çubuk ve ipek kumaşa sürtülen cam çubuk ile asılı durumda bulunan alüminyum folyo arasında bir çekim etkisi gözlenir.



Yukarıdaki gibi yün kumaşa sürtülmüş ebonit çubuk, asılı durumda olan yün kumaşa sürtülmüş başka bir ebonit çubuğa yaklaştırılırsa yanda görülen şekildeki gibi

birbirlerini iterler.



Yukarıdaki gibi ipek kumaşa sürtülmüş cam çubuk, asılı durumda olan ipek kumaşa sürtülmüş başka bir cam çubuğa yaklaştırılırsa yanda görülen şekildeki gibi

birbirlerini iterler.



İpek kumaşa sürtülmüş bir cam çubuğu, yün kumaşa sürtülmüş ve ortasından iple asılmış ebonit çubuğa yaklaştırırsak yanda görülen şekildeki gibi birbirlerini çekerler.




Etkinliğimizde gözlemlediğimiz bu itme ve çekme şeklindeki etkileşimler elektriklenme adı verilen bir olayın sonucudur. Cisimleri elektriklenmeleri için onları mutlaka birbirlerine sürtmek gerekmez. Elektrikleme için gerekli olan, cisimlerin birbirine temas etmesidir. Cisimler birbirine sürtünürken etkileşen yüzeyler artırılmış olur. Etkileşen yüzeyin artırılmış olması ise elektriklenmenin daha kolay gerçekleşmesini sağlar. Gözlemlediğimiz bu sonuçlar cam ve ebonit çubuklar üzerinde farklı elektriksel özelliklerin açığa çıktığını gösterir. Bu durumda gözlemlerimize dayanarak iki farklı elektrik yükünün varlığından söz edebiliriz. Ebonit ve cam çubukların yün ve ipek kumaşlara temas ettirilmesi sonucunda bunların elektriklenerek birbirlerine itme ya da çekme kuvveti uygulamaları, cam çubuktaki elektrik yükleri ile plastik çubuktaki elektrik yüklerinin birbirinden farklı özellikte olduğunu ortaya koyar. Bilim insanları bu elektrik yüklerini pozitif (+) yük ve negatif (-) yük olarak
adlandırırlar. Sonuç olarak, cam ve onun gibi davranan cisimler pozitif yüklü cisimler, ebonit çubukve onun gibi davranan cisimler de negatif yüklü cisimlerdir.



Pozitif ve negatif yük sayıları eşit ve birbiri içerisinde düzgün dağılmış olan cisimlere nötr cisim denir. Nötr cisimlerin pozitif ve negatif yük sayılarını şekildeki gibi bir abaküs yardımı ile sayarsak yüklerinin dengede olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekte böyle bir şeyin olması mümkün değildir. Bu örnek konuyu anlamamızı kolaylaştırır.Acaba nötr cisimler temas sonucunda bu özelliklerini nasıl kaybeder? Başka bir ifadeyle bir cismin elektriklenmesi sırasında neler olur?


Temas sonucunda bir cisimden başka bir cisme negatif yük geçişi olur. Katılarda negatif yükler bir cisimden diğerine kolaylıkla aktarılır. Yün kumaşı ebonit çubuğa temas ettirerek yün kumaşta bulunan bir miktar negatif yükün ebonit çubuğa geçmesini sağlarız. Böylece başlangıçta pozitif ve negatif yük sayısı eşit olan cisimlerin yük dengesi bozulur.




Ebonit çubuk, negatif yükü pozitif yükünden fazla olacağından, negatif yükle yüklenmiş olur. Ebonit çubukların negatif ve pozitif yükleri yanda verilen şekildeki gibi bir abaküs yardımıyla sayılırsa yük dengesinin olmadığı görülür.(Yukarıda)



(+) pozitifYükle Yüklenme



- yükle yüklenmiş alta ki cisme şekildeki gibi nötr halde bulunan gemi şeklindeki cismin yalıtkan kubbesinden tutarak. Alttaki - yüklü cisme şekildeki gibi yaklaştırırsak + yükler aşağı doğru iner - yükler yukarıya itilir.aşağıdaki - yüke dokundurmadan gemi şeklindeki cisme dokunursak - yükler toprağa akıp gider. Elimizi çektiğimiz zaman cisim artık + yükle yüklenmiş olur.






Yün kumaş, pozitif yükü negatif yükünden fazla olacağından, pozitif yükle yüklenir. Yünlü kumaşın negatif ve pozitif yükleri yanda verilen şekildeki gibi bir abaküs yardımıyla sayılırsa yük dengesinin olmadığı görülür. (Yukarıda)


Cisimlerin temas etmelerini sağlayarak onlarda yük dengesizliği meydana getirilmesine temas ile elektriklenme denir.

Bunları Biliyor muydunuz Bunları Biliyor muydunuz ?


Elektronik malzemelerle çalışılan ortamlarda oluşan elektriklenme bu malzemelerin bozulmasına yol açar. Bunun için bu tür yerlerde elektriklenmenin oluşmasını ve elektronik devre elemanlarının zarar görmesini önleyebilen antistatik malzemeler kullanılır. Fotoğrafta böyle yerlerde çalışanların kullandığı antistatik ayakkabı
görülmektedir.

Elektroskop, bir cismin elektrikle yüklü olup olmadığını ve yüklüyse yükünün türünü bulmamıza yarayan bir araçtır.


Elektroskopu Yükleyelim



Nötr halde yüksüz bir elektroskopun topuzuna , - yükle yüklenmiş balonu şekildeki gibi yaklaştırınca - yük elektroskoptaki + yükleri yukarı çekip - yükleri aşağı iter. Elimizi elektroskopun yapraklarına dokundurursak - yük toprağa doğru akar. Elimizi ve balonu çekince elektroskopta sadece +yük kalmış olur.Elektroskopumuz artık + yüklüdür.

Yerküreyi çok büyük bir nötr cisim olarak düşünebiliriz. Elektriklenmiş cisimler, toprakla temas ederlerse cisimle toprak arasında yük alış verişi olur. Yük alış verişinin gerçekleştiği bu olayatopraklama adı verilir. Örneğin, pozitif yüklü bir cismi iletken ile yerküreye bağlarsak (topraklarsak) yerküredeki negatif yükler cisme aktarılarak onun nötr olmasını sağlar. Negatif yüklü bir cismi topraklarsak cisimdeki negatif yükler toprağa (yerküreye) akar ve cisim nötr hâle gelir. Nötr bir cisme elektriklenmiş bir cisim yaklaştırarak bu cismi elektrikle yükleyebiliriz. Örneğin;


Cisimlerin bu şekilde elektriklenmesine tesir (etki) ile elektriklenme denir.Çevremizde birbirine temas eden ve sürtünen cisimlerde de elektriklenme olur. Plastik bir tarakla temiz ve kuru saçımızı tararken saçlarımızın fotoğraftaki gibi elektriklendiğini gözlemişizdir. Televizyon ekranına şekildeki gibi yaklaştırılan alüminyum topun çekilmesi gibi, hava ile temas ederek elektriklenen toz parçacıkları televizyon ve bilgisayar ekranlarının kısa sürede tozlanmasına sebep olur.


Durgun Elektriğin Etkileri




Cisimler üzerinde biriken elektrik yükü bazen tehlikeli olabilir. Biriken bu elektrik yükleri elektrik yükü boşalmasına sebep olur ve kıvılcım çıkarır. Bu yüzden eter, alkol gibi yanıcı ve düşük sıcaklıklarda buharlaşan sıvıların kullanıldığı fotoğraftaki ameliyathane ve laboratuvar gibi yerlerin zeminleri iletken maddelerle kaplanır. Böylece, oluşabilecek yüklerin toprağa akışı sağlanır.





Petrol tankerlerinin arkasında bulunan ve yere değen zincirler de tankerin hareketi sırasında oluşan elektrik yüklerinin toprağa akmasını sağlar. Benzin istasyonlarında da hortum ile depolara benzin aktarılırken temas sebebiyle hortumda elektriklenme meydana gelebilir. Bu durumda çıkabilecek yangınları önlemek için benzin istasyonlarında da topraklama yapılması önemlidir. Bu durum yukarıdaki fotoğrafta görülmektedir. Benzin dolumu esnasında elektriklenme sonucu

oluşan elektrik boşalması yangın çıkmasına sebep olabilir. Bunun için elektriklenmeyi kolaylaştıran hareketlerde bulunmak tehlikelidir.

A



tmosferde de rüzgarın etkisiyle sürüklenen bulutlar hem havayla hem de birbirleriyle temas ederler. Bunun sonucunda da elektriklenirler. Elektrik yüklü bulutlar birbirlerine yeterince yaklaşırsa birinden ötekine elektrik yükü boşalması olabilir. Bu olayaşimşek denir. Benzer şekilde elektrik yüklü bulutlar yer küreye yeterince yaklaşırsa buluttan yere ya da yerden buluta elektrik yükü boşalması olabilir. Bu olaya da yıldırım denir. Yıldırım olayında elektrik yükünün boşalması bulut ile yeryüzünün birbirine en yakın noktaları arasında olur. Bu sebeple yüksek ve sivri yerlere yıldırım düşme olasılığı fazladır. Yıldırımdan korunmak için minare gibi yüksek yapılaraparatoner (yıldırımsavar) adı verilen sivri uçlu metal çubuk takılır. Metal çubuğa bağlı iletken telin diğer ucu iletken levhaya bağlanıp toprağa gömülür. Böylece buluttan paratonere gelecek olan elektrik yükleri binaya ve çevreye zarar vermeden toprağa akar.



Şimşek Oluşumu Deneyi

ARAÇ VE GEREÇLER:Balon,yün kumaş,ipek kumaş,demir çubuk,üçayak kıskaç,cam çubuk,ip

DENEYİN YAPILIŞI:Balonu şişirerek üç ayak'a asınız.Balonu yün kumaşa,cam çubuğu ipek kumaşa sürtünüz.Karanlık ortam sağlayarak camı çubuğa balona yaklaştırınız.

SONUÇ:Artı yüklü cam çubuk,eksi yüklü balona dokunmadan yaklaşınca,yükler arasında havadan bir kıvılcım atlaması görülür.Bu esnada bir çatırdama sesi duyarız.Elektrik yüklerinin etkisiyle havada bir yük boşalması meydana gelir.