sponsorlu bağlantılar

7 Aralık 2010 Salı

SAYFA 88-105.SAYFA - 10.sınıf dil ve anlatım etkinlikleri

10.SINIF DİL VE ANLATIM SAYFA 88-105.SAYFA ARASI CEVAPLARI


B. Betimleyici Anlatım (Tasvir Etme)-Sıfat (Ön Ad)
Hazırlık
Bu metindeki altı çizili kelimelerin işlevi nedir? Tartışınız. Sonuçları açıklayınız.
CEVAP:
Bu metindeki altı çizili kelimelerin işlevi; isimleri nitelemek, yani isimlerin durumunu, rengini, biçimini göstermek veya onları çeşitli yönlerden belirtmektir.
Altı çizili kelimeleri çıkardığınızda metnin anlamında bir daralma oluyor mu? Niçin?
CEVAP:
Altı çizili kelimeleri çıkardığınızda metnin anlamında elbette ki bir daralma olmaktadır. Çünkü sıfatlar tek başına anlamlı kelimelerdir ve bulundukları yerlerde de bir anlam taşırlar.

Metin İnceleme (1. Metin)


1.Betimleme bir nesnenin, yerin ve bir kişinin görünüşünü, onları gözlemleyen kişide uyandırdığı intibaları anlatmayı ve zihinde canlandırmayı amaçlayan bir anlatım tarzıdır. Kısaca kelimelerle resim yapmak da denilebilir. Buna göre metindeki betimlemelerin altını çizip neyi betimlediklerini söyleyiniz.
CEVAP:
Metinden alınmış aşağıdaki bölümlerde sokak çocuğu (Sermed) betimlenmektedir.
Şakaklarından, ensesinden sarkan düz, parlak, koyu siyah saçlar altında sarı, süzgün, küçük yüzüne: genişlememiş kemikleri üstünde donuk esmer rengiyle zayıf izdüşümleri görülen kaslarına; yırtık gömleğiyle paçaları parçalanmış pantolonunun içinde ince bir değnek gibi du*ran narin vücuduna bakılsa belki daha küçük zannedilirdi. Fakat ince yay gibi kaşlarının altında daima uyanık bir zekâ parlaklığıyla gülümser, bütün sokak çocuklarında vaktinden önce ortaya çıkan hayat tec*rübesi ile görmekte, anlamakta düşünce gücünü gösterir gözleri, belki on iki yaşından daha büyük ola*bileceğini zannettirirdi.
Bütün sokaklar onundur; bu büyük şehir onun için bitmez tü*kenmez koridorlardan, hollerden, avlulardan meydana gelen geniş bir evdir; onun içinde istediği gibi -ellerini içi yırtılmış ceplerine sokarak daima kesilmeye muhtaç saçlarının tepesinde ıslana ıslana bozul*muş püskülsüz fesiyle, çorapsız ayaklarına daima büyük gelen yırtık potinleriyle- bu geniş evin dehlizle*rinde, avlularında, sofalarında dişlerinin arasından ıslık çalarak rüzgârların önüne düşer; bir öz güvenle etrafı seyrederek gezerdi!..
2."Kar Yağarken" adlı metinde hangi varlıkların diğerlerinden ayırıcı özellikleri verilmiştir?
CEVAP:
Sokak çocuğu Sermed’in ve yaşadığı sokakların ayırıcı özellikleri verilmiştir.
3.Hikâyede geçen sokak çocuğunu yazar herkese benzeyen yönleriyle mi yoksa insanlardan ayrı*lan yönleriyle mi anlatmıştır? Açıklayınız.
CEVAP:
Yazar, hikâyede geçen sokak çocuğunu genellikle insanlardan ayrılan, farklı yönleriyle betimlemiştir. Mesela; “zayıf izdüşümleri görülen kaslar”, “paçaları parçalanmış pantolonunun içinde ince bir değnek gibi duran narin vücut” ve “ince yay gibi kaşlar” betimlemeleri, yazarın sokak çocuğu için yapmış olduğu özel betimlemelerdir.
4.Yazar, insanların ve diğer varlıkların ayırıcı özelliklerini sıralarken hangi kelimelerden yararlanmış*tır? Bu kelimelerin özelliklerini söyleyiniz.
CEVAP:
Yazar, insanların ve diğer varlıkların ayırıcı özelliklerini sıralarken gözlem gücünden, sıfatlardan ve benzetmelerden yararlanmıştır. Bu kelimeler, isimleri niteleme ve belirtme özellikleri taşımaktadır.
5.Sizce bir hikâyede olaylar anlatılmadan önce hikâyede geçen kişi ve mekânların tanıtılması ne kadar gereklidir? Sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:
Olaylar anlatılmadan önce hikâyede geçen kişi ve mekânların tanıtılması, okuyucunun olayları gözünün önünde canlandırmasına yardımcı olmakta, okuyucunun olay, mekân ve kişi arasındaki irtibatı sağlamasını kolaylaştırmaktadır.
6.Gözlem yalnız görmekle sınırlanamaz. Görme diğer duyu organları aracılığıyla alınan bilgi*lerle beslenir, desteklenir. Gözlem; doğrudan gözlem yanında, hatırda kalmış olayları ve varlıkları hatırlama ve hayale dayandırma şeklinde de olur. Buna göre yukarıdaki metinden gözlem özellikleri*ni bulunuz ve maddeler hâlinde yazınız.
CEVAP:
Gözlem özellikleri:
vGözlem, "iç gözlem' ve "dış gözlem" olmak üzere iki şekilde olur. Kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını incelemesi iç gözlemdir. Bizim dışımızdaki varlıklara yönelik gözlemlerimiz ise dış gözlem sayılır.
vGözlem sırasında ayrıntılar belirlenmeli, gerekli notlar alınmalı ve düşünce ile bağ kurularak değerlendirme yapılmalıdır.
vGözlem, sadece gözle yap*ılmaz; akıl, hayaller ve diğer duyu organları da gözlem yapmada önemlidir.
vGözlem, bilgi toplama ve ana düşünceyi geliştirme yollarının kaçınılmaz bir boyutudur. Ancak gözlem "bakma" değil "inceleme"dir. Gözlem yapacak bir kişi, konuya ilişkin ön bilgiye sahip olmalıdır.
vÖykü, roman, tiyatro gibi olay ağırlıklı türlerle makale, fıkra gibi düşünce ağırlıklı türlerde gözlemden yararlanılır.
vGözlem sonucunda görünen her şeyin nakledilmesi, okura verilmesi gereksizdir. Bu yüzden genel fikir vermek için seçici davranmalı. Bir korku duygusu verilmek isteniyorsa daha çok kötü duygular anımsatan nesneler ve objelere dikkat çekilmelidir.
vYazar, gözlem sonucunda dış dünyadan duyu organlarıyla edindiği intibaları kendi evreninde canlandırır ve dil vasıtasıyla okura sunar. Okuyucu görmediği bu evrenin içine girer ve onunla özdeşleşir, bu evrenin kendine özgü gerçekliğine katılır.
Metin İnceleme (2. Metin)
7.Yukarıdaki metinde betimlenen Mon***ur Grandet'yi hayalinizde canlandırabildiniz mi? Nasıl? Be*lirtiniz.
CEVAP:
Evet. Yazarın sıfatlar (nitelik, şekil, durum bildiren kelimeler), ayırt edici özellikler ve benzetmeler kullanarak yapmış olduğu gözlemler neticesinde Mon***ur Grandet'yi hayalimizde canlandırabiliriz.
8.Sizce Balzac bu karakteri güzel canlandırmış mıdır? Düşüncelerinizi sınıfla paylaşınız.
9.Ruh çözümlemeleri de bir tür betimlemedir. Metinde Mon***ur Grandet'nin ruhsal özelliklerinin ve karakterinin betimlendiği paragrafları belirtiniz.
CEVAP:
Mon***ur Grandet'nin ruhsal özelliklerinin ve karakterinin betimlendiği bölümler:
Grandet'nin davranışları açık ve yalındı. Söyleyecek az şeyi vardı. Genellikle düşüncelerini kısa cüm*lelerle açıklar, alçak sesle söylerdi. Devrim zamanından yani bir yerde halkın adamı olarak görülmeye başlandıktan beri, hazret uzunca bir konuşma yapmak ya da bir tartışmaya katılmak zorunda kaldı mı yorgun bir havayla kekeliyordu. Bu kekeleme, ne dediğinin belirsizliği, düşüncesini boğduğu sözcükle*rin akışı, mantıki bir kanıt üretmedeki çarpıcı beceriksizliği hep eğitimin yetersizliğine veriliyordu. … Mon***ur Grandet'nin topu topu dört cümleciği vardı, üstelik bunlar cebir formülleri gibi her durumda kullanılır, günlük hayatta ve iş hayatında karşılaşılan her sorunu çözerlerdi. "Bilmiyorum." "Yapamam." "Bunun*la ilgili bir şey yapmayı düşünmüyorum." "Bakalım." Hiçbir zaman açıkça "Evet." "Hayır." sözcüklerini söylemez ve yazılı hiçbir şey vermezdi. Eli çenesinde sesini çıkarmadan dinler, kendisiyle konuşulduğu zaman öbür eli dirseğinin altında, tartışılan iş her ne ise bir kere bu konuda görüşü belirlendi mi, asla onu açıklamazdı. Hasmı konuşmayı üst perdeden bir tavırla yürüttükten sonra artık onu avucuna aldı*ğını düşünerek bu kez kendisi Grandet'ye kararının ne olduğunu sorunca beriki oldukça sakin "Karım*la konuşmadan hiçbir şeye karar veremem." derdi. Bütünüyle emir kulu durumuna indirgediği karısı iş*lerinde de en elverişli perdeydi.
Hiçbir ziyarette bulunmaz, evinden başka yerde yemek yemez ne konuk ne de ev sahibi olmak ister*di. Gelişlerinde gidişlerinde öyle belli belirsiz ve sessizdi ki sanki kas enerjisini de tutumluca kullanma*ya çalışıyordu. Sahipliğe olan saygısının derinliğinden ötürü başkasına ait bir şeye dokunmamaya, ye*rinden oynatmamaya özen gösterirdi. Gene de alçak sesine, dikkatli ve içinden pazarlıklı davranışlarına karşın, konuşması ve alışkanlıkları, özellikle evindeyken yani başka yerlerdekinden daha az denetim al*tındayken, tam bir fıçıcı gibiydi.

Yüzünden, tehlikeli bir kurnazlık, hesaplı bir doğruluk, gün be gün, duy*gularını para biriktirmek ve dünyada kendisine bir şey ifade eden tek varlık olan kızı, tek varisi Eugenie üzerinde yoğunlaştıran bir adamın bencilliği okunuyordu. Hâlinde, davranışında, duruşunda, tavrında, kendisiyle ilgili her şeyde; giriştiği hiçbir işten başarısız çıkmayan birinin kendine güveni vardı. Görünür*de uysal ve yumuşak konuşan biriydi ama Mon***ur Grandet'nin demir gibi bir ruh yapısı vardı.
Her zaman aynı modaya göre giyinirdi. Onu bugün görmek 1791 'de görmek gibiydi. …
10.Metinde Mon***ur Grandet'nin fiziki özelliklerinin betimlendiği paragrafları gösteriniz.
CEVAP:
Mon***ur Grandet'nin fiziki özelliklerinin betimlendiği bölümler:

Fizik olarak Grandet, kısaca boylu, tıknaz, dört köşe biriydi, bacakları kalın, dizleri ağaç gövdeleri gi*bi güçlü, omuzlarıysa genişti. Yuvarlak, güneş yanığı, çiçek bozuğu bir yüzü vardı. Çenesi düz, dudak*ları kıvrıntısız, dişleri de beyazdı. Gözlerinin durgun, ölü gibi bakışı kabaca kertenkele bakışı denilen tür*dendi. Derin çizgili alnı, yüzden insan doğasını keşfeden bir uzman için hiç de anlamsız sayılmayacak biçimde çıkıntılıydı. Sarımsı saçları artık kırlaşmaktaydı. Mon***ur Grandet hakkında şaka yapmanın ne ciddi bir sorun olduğunun farkına varmamış birtakım gençlere göre de bu saçlar altın ve gümüş gibiy*di. Burnunun ucu kalındı ve üzerinde damarlı bir yumru vardı, her nedense halk arasında bu yumrunun kötülük dolu olduğu söylenirdi.

Hantal pabuç*larının deri bağları vardı. Yaz-kış kalın yün çoraplar, gümüş tokalı kaba, kestane rengi çuha pantolon, kadife çizgili ve boğazına kadar düğmeli, uzun, bol kestane rengi bir ceket, bir kuaker şapkası giyer ve siyah bir boyun bağı takardı. Eldivenleri bir jandarmanın kullanacağı kadar sağlamdı.

11.Dinlediğiniz ve okuduğunuz betimlemelerin ortak özelliklerini açıklayınız.
CEVAP:
Betimlemenin özellikleri:
vVarlıkların kendilerine özgü ayırıcı niteliklerini, bu niteliklerin duyu organlarımız üzerindeki etki ve izlenimlerini görünür kılmaya, onları sözcükler aracılığıyla resimlendirmeye “betimleme” denir.
vBetimlemede, görme, işitme, tatma, dokunma ve koklama duyularına yönelik bir anlatım vardır. Herhangi bir varlığın, nesnenin, olayın veya çevrenin, duyu organlarımız üzerinde bıraktığı izlenimler belirli bir plana göre okura aktarılır.
vİnsan betimlemesine portre denir.
vKişi betimlemesi fiziki özelliklere göre yapılıyorsa buna “fiziki (dışsal) portre”; kişisel özelliklere göre yapılıyorsa buna “ruhsal (içsel) portre” denir.
vRoman, hikâye, tiyatro, gezi yazısı, şiir gibi türlerde kullanılır.
vKelimelerin daha çok yan ve mecaz anlamlarına yer verilebilir.
vBetimlemeler açıklayıcı ve sanatsal betimleme olmak üzere ikiye ayrılır.


a.Sanatsal Betimleme:
·İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır.
·Gözlem gücünden yararlanılır.
·Nitelik ve ayrıntı bildiren kelimeler bol bol kullanılır.
·Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur.
·Ayrıntılar sübjektif olarak verilir.
·Amaç sanat yapmaktır.
b.Açıklayıcı Betimleme:
·Bilgi vermek amacıyla yazılır.
·Genel ayrıntılar üzerinde durulur.
·Ayrıntılar objektif olarak verilir.
·Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi vermektir.
·Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz.
·Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz.
Metin İnceleme (3. Metin)
12.Metinden bu haliyle neler anladığınızı belirtiniz.
CEVAP:
Metin, bu haliyle tam anlaşılmamaktadır.
13.Metnin sonundaki kelimeleri metinde bir anlam bütünlüğü sağlayacak şekilde uygun yerlere yer*leştiriniz. Metni tekrar okuduğunuzda oluşan anlam değişimini ve farklılığını belirtiniz.
CEVAP:
Metin bu haliyle tekrar okunduğunda daha anlamlı olmaktadır:
Taşkent'tesıcak bir öğle sonu millî kızların kucak kucak sunduğu çiçekler arasın*da ve çiçek demetleri gibi Özbek kıyafetleri içinde uçağa bindik. Hava açık, yolculuk son derece rahat. Üzerinde uçtuğumuz arazi alabildiğine değişik manzaralı. Yer yer sulama kanalları görülüyor. Uçsuz bucaksız tarlalar görülüyor. Renk renk bahçeler görülüyor. Zaman zaman kasabala*rın ve köylerin üzerinden geçiyoruz. Sonra çöl başlıyor. Kırış kırış çöl. Küme küme kum tepe*cikleri, kıvrım kıvrım gölgeler meydana getiriyor. Yeşil yeşil ve çizgi çizgi düzlükler altımız*dan âdeta geriye kayıyor. Tepecikler, tepeciklerin üstüne binmiş... Renkler, renklerin içine girmiş. Mor, morumtrak; kırmızı, kırmızımtrak renkler. Sarılı yeşilli ve aşı boyası rengi gölgeler. Ne şehir ne köy ne de medeniyete ait en ufak bir belirti var. Saatlerce uçuyoruz ve nihayet Bakü üzerindeyiz.
Yol boyu coşkun halk. Kadınlı erkekli, gençli ihtiyarlı, on binlerce insan yollara dökül*müş. Ağlayanlar var, yer yer alkışlayanlar var mahzun mahzun, çekingen çekingen duranlar var.
14.Bu kelimelerin metindeki hangi kelime türlerinin özelliğini gösterdiğini ve bunların işlevlerini ifa*de ediniz.
CEVAP:
Bu kelimeler, sıfatların özelliklerini göstermektedir. Sıfatlar, isimleri niteler veya onları çeşitli yönlerden (sayı, işaret, soru ve belirsizlik) belirtir.
15.Bu sıfatlardan "nasıl" sorusunun cevabı olanları belirleyip bunların metne kazandırdıklarını açık*layınız.
CEVAP:
Bu sıfatlardan “on binlerce”, “bir” ve “üzerinde uçtuğumuz” kelimelerinin dışındaki tüm sıfatlar “nasıl” sorusunun karşılığıdır. Bunlar, metne anlam bütünlüğü ve zenginliği kazandırmaktadır.

0 yorum:

Yorum Gönder